Beyin anevrizmaları
Anevrizma, beyin atardamarlarının zayıf bir noktasında gelişen balonlaşmalardır. Beyin anevrizmaları, zayıf oldukları bir noktadan patlayarak subaraknoid kanama adını verdiğimiz bir çeşit beyin kanamasına neden olabilir. Subaraknoid kanama, hayatı tehdit oluşturan ciddi bir tıbbi durumdur. Subaraknoid kanama geçiren hastaların yaklaşık yüzde 35’i hayatını kaybetmektedir. Bununla birlikte günümüzde beyin anevrizmalarının büyük kısmını, patlayıp beyin kanaması oluşturmadan teşhis edip, endovasküler yöntemlerle tedavi edebiliyoruz. Beyin kanaması geçirmiş hastalarda da kanamaya neden olan anevrizmanın en kısa sürede kapatılması gereklidir. Son 20 yıl içerisinde gelişen yeni tekniklerle birlikte endovasküler tedavi yöntemleri, anevrizma tedavisinde ilk seçenek haline gelmiştir.
Şahdamarı darlıkları
Şahdamarları, beyne kan taşıyan en önemli 4 damardan ikisini oluşturur. Damar sertliği hastalığı, sıklıkla şahdamarlarını da etkileyerek, darlıklara ve tıkanıklara neden olur. Şahdamarındaki darlıklar ve tıkanıklar, beyne yeterli kan gitmesini engelleyerek hastanın inme /felç geçirmesine neden olabilir. Şahdamarında gelişen darlıklar, hastada geçici iskemik atak adını verdiğimiz 24 saatten daha kısa sürüp, kendiliğinde kaybolan şikayetlere neden olur. Geçici iskemik ataklar, kol ve bacaklarda karıncalanma, uyuşma, kol ve bacakta geçici kuvvet kaybı, konuşamama, kelime bulamama, peltek konuşma, bir gözde ani görme kaybı, yüz yarısında felç ve dudakların kayması, baş dönmesi gibi şikayetler oluşturur. Geçici iskemik ataklar, yaklaşmakta olan kalıcı bir felç atağının habercileridir. Şahdamarındaki darlık derecesinin yüzde 70’i geçmesi durumunda ilaç tedavisi yetersiz kalır ve ilaç tedavisine ek olarak girişimsel tedaviye ihtiyaç duyulur. Stent ve balon anjioplasti, şahdamarı darlıklarının tedavisinde etkili ve güvenli bir yöntemdir.
Arteriovenöz malformasyonlar (AVM)
Arteriovenöz malformasyon, çok sayıda ve anormal yapıdaki beyin damarlarının bir yumak şeklinde bir araya toplaması ile oluşan beyin damar hastalığıdır. AVM içinde yüksek hızda kan akımı oluşur ve bu da yumak içindeki damarların duvarlarının zayıflamasına neden olur. Yumağı oluşturan damarların biri, zayıf bir noktadan patlayarak beyin kanamasına neden olabilir. Beyin AVM’lerinin yüzde 25’i kişide herhangi bir şikayete neden olmaz ve başka nedenlerle yapılan MR gibi görüntüleme tetkiklerinde tesadüf olarak teşhis edilir. Hastaların yüzde 75’inde ise baş ağrısı, epilepsi (sara nöbetleri), kol veya bacakta uyuşma, kuvvet kaybı, konuşma zorluğu gibi şikayetlere neden olabilir. Endovasküler tedavi (embolizasyon), açık cerrahi ve radyocerrahi, beyin damar yumaklarının tedavi yöntemleridir. AVM tedavisi, hastayla ilgili birçok faktör göz önüne alınarak yapılmalıdır. AVM hastalarının tedavileri, beyin cerrahisi, girişimsel nöroradyolog ve radyocerrahi uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından planlanmalıdır. Bazı hastalarda, iki ve hatta üç farklı yöntemin arka arkaya uygulandığı kombine tedaviler uygulamak gerekebilir.
Arteriovenöz fistül (AVF)
Arteriovenöz fistül, atardamar ile toplardamar arasında doğrudan bir bağlantı oluşması ile ortaya çıkan hastalıktır. Bu durumda, atardamar içindeki yüksek basınçlı kan, toplardamar içinde geçerek, beyin veya omuriliğin toplardamarlarında basınç yükselmesine neden olur. Toplardamarlar içindeki yüksek basınç, damarın yırtılmasına ve buna bağlı olarak beyin kanaması gelişimine neden olabilir. Kanama gelişmeyen hastalarda, toplardamarlar içindeki yüksek basınç, beyin veya omuriliğin yeteri miktarda kan almasını engelleyerek, kuvvet kaybı, konuşma bozukluğu, idrar yapamama, felç gibi şikayetlere neden olabilir. Beyin veya omuriliğin AV fistüllleri, endovasküler yöntemlerle tedavi edilir. Bazı hastalarda açık cerrahi gerekli olabilir.