ROBOTİK CERRAHİ İŞLEMLERİ


Robotik cerrahi veya robot yardımlı cerrahi, cerrahinin ulaştığı en ileri teknolojidir ve başta Amerika Birleşik Devletleri’nde olmak üzere Türkiye’de de birçok önemli merkezde kullanılmaktadır. Robotik cerrahi hastaya ve cerraha sağladığı avantajlar ile ön plana çıkan bir teknolojidir. Günümüzde tüm dünyada özellikle kanserle mücadelede kullanılan en başarılı cerrahi yöntemlerden biri olma özelliğine sahiptir.

Robot yardımlı cerrahinin hastaların üzerine başlıca olan olumlu etkileri şu şekildedir: büyük kesiler yapılmadan 1 cm’den ufak boyutlarda kesiler yapılması sayesinde daha iyi kozmetik sonuçlar elde edilmesi, ameliyat sırasında daha az kanama ve dolayısıyla daha az kan verme gereksinimi olması, daha az ağrı ve ağrı kesici kullanma gereksinimi olması, daha az komplikasyon, hastaneden kalış süresinin kısalması ve günlük aktivitelere daha hızlı dönülebilmesi sayılabilir.


Diğer tarafta robotik cerrahi yönteminin cerrah için sunduğu avantajlar arasında; derinlik hissi olan üç boyutlu (3D) görüntü altında ameliyat yapmak, çok eklemli EndoWrist® teknolojisi sayesinde yedi eksende 540°’lik üstün hareket kabiliyeti, aynı anda üç ayrı kol ile üç ayrı aleti kontrol etme imkânı, el titremesinin aletlere yansıtılmaması ve açık cerrahi ile ulaşılması güç olan noktalara robotik kollar ile ulaşılması yer almaktadır. Cerrahların oturarak ameliyat yapabilmesini sağlayan bu sistem hem cerrahın ergonomisini sağlarken, cerrahların daha az yorulmasını sağlayarak konsantrasyonunu artmasına ve daha uzun saatler ameliyat yapabilmesini sağlamaktadır. 

Koç Üniversitesi Hastanesinde ve hastanemiz bünyesinde yer alan RMK AIMES eğitim merkezimizde (Rahmi M. Koç Academy of Interventional Medicine, Education & Simulation) ekibimiz tarafından endoskopik, laparoskopik ve robotik cerrahi ile ilgili çok sayıda kurs düzenlenmektedir.

Koç Üniversitesi Hastanesi’nde iki adet en yeni model da Vinci Xi cerrahi robotu ile robot yardımlı cerrahi, Genel Cerrahi hekimlerimiz tarafından başlıca şu hastalıkların tedavisinde uygulanmaktadır:
 

Genel cerrahi alanında robotik cerrahinin uygulandığı alanlar;
  • Sindirim Sistemi Cerrahisi
    • Akalazya (Yemek borusu hareket bozukluğu)
    • Gastroözofageal Reflü Hastalığı (GÖRH)
    • Hiatus Hernisi
    • Yemek Borusu (özofagus) Kanseri
    • Mide Tümörleri
    • Kalın Bağırsak Hastalıkları
    • Rektal Prolapsus ve Pelvik Taban Hastalıkları
  • Bariatrik Cerrahi (Obezite cerrahisi)
  • Karaciğer, Pankreas ve Safra Yolları Cerrahisi
    • Safra kesesi hastalıkları
    • Karaciğere sıçramış kanser odağının çıkarılması (metastazektomi) 
    • Karaciğerin bir yarısının çıkarılması (hepatektomi)
    • Pankreatikoduodenektomi (Whipple Ameliyatı)
    • Pankreasın uç kısmının çıkarılması (distal pankreatektomi)
    • Pankreatik Enükleasyon
  • Endokrin Cerrahisi
    • Böbreküstü bezi hastalıkları

 

Sindirim Sistemi Cerrahisi


Akalazya (Yemek borusu hareket bozukluğu)  

Akalazya, yemek borusu ile mide arasındaki kas tabakasından oluşan sfinkterin (kapakçığın) olması gerektiği gibi açılmamasına bağlı olarak yutulan lokmaların yemek borusunda birikmesi ile seyreden bir sindirim sistemi hastalığıdır. Normalde yutkunma ile birlikte açılan alt özofagus sfinkteri, Akalazya hastalığı bulunan bireylerde sinirsel hasarlar veya sfinkter kasına ilişkin bozukluklar nedeniyle açılamaz. POEM (Per-Oral Endoskopik Myotomi) yöntemiyle endoskopik olarak tedavi edilebilen bu hastalık, endoskopik olarak tedavisi yapılamayacak durumlarda robot yardımlı cerrahi ile tedavi edilebilmektedir. Üç boyutlu görüntü (3D) ve robotik kolların üstün hareket kabiliyeti sayesinde ameliyat, geleneksel tekniklere oranla daha hassas ve esneklik ile gerçekleştirilir. Son zamanlarda uygulanan POEM (Per-Oral Endoskopik Miyotomi) yöntemi ile endoskopik olarak tedavi edilebilen bu hastalık, endoskopik olarak tedavi edilemeyecek durumda ise robot yardımlı cerrahi ile tedavi edilebilmektedir. Robot yardımlı cerrahi, yemek borusu-mide bileşkesinde bulunan longitudinal ve sirküler kas liflerinin mide üzerinde 3 cm ilerleyecek şekilde dikkatli kesilmesi (Heller Miyotomi) ile yapılmaktadır. Kas liflerinin kesilmesi sonrası gastroözofageal reflü oluşumunu önlemek için midenin fundus kısmı, yemek borusu ile mide bileşkesi etrafına sarılır (Dor Fundoplikasyon). Yüksek çözünürlüklü üç boyutlu görünümü (3D) ve robotik kolların üstün hareketliliği sayesinde ameliyat, geleneksel tekniklere göre daha hassas, esnek ve güvenilir bir şekilde gerçekleştirilir. 
 

Gastroözofageal Reflü Hastalığı (GÖRH)

GÖRH, mide ile yemek borusu arasında bulunan sfinkterin (kapakçığın) gevşemesi nedeniyle mide asidinin yemek borusuna (özofagus) kaçması sonucu oluşan sorunları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Yaşam tarzı değişikliklerine veya ilaç tedavisine rağmen şikayetler gerilemiyorsa ameliyat önerilir. Robot yardımlı cerrahi sırasında çeşitli midenin cep (fundus) kısmı yemek borusu ile mide bileşkesi etrafına sarılır (Fundoplikasyon). Yüksek çözünürlüklü üç boyutlu görünümü (3D) ve robotik kolların üstün hareketliliği sayesinde ameliyat, geleneksel tekniklere göre daha hassas, esnek ve güvenilir bir şekilde gerçekleştirilir. 
 

Hiatus Hernisi

Midenin bir kısmının veya tamamının, diyafram adı verilen karın boşluğunu göğüs boşluğundan ayıran yassı geniş kas yapısı içerisinde bulunan bir açıklık (özofageal hiatus) vasıtasıyla karın boşluğundan yukarı doğru göğüs kafesi içerisine kaçmasıdır. Yaşam tarzı değişikliklerine veya ilaç tedavisine rağmen şikayetler gerilemiyorsa ameliyat önerilir. Robot yardımlı cerrahi sırasında midenin cep (fundus) kısmı yemek borusu ile mide arasındaki bileşke etrafına 270° veya 360° olarak gevşekçe sarılır (Fundoplikasyon). Hiatal herni ameliyatlarında, ek olarak karın boşluğu ve göğüs kafesi arasındaki açıklık (hiatus) primer dikişler ve/veya greft (yama) ile daraltılır. Da Vinci Xi cerrahi robotun üstün hareket kabiliyeti ve aynı anda üç ayrı kol ile üç ayrı aleti kontrol etme imkânı sayesinde bu işler daha güvenli, kusursuz ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilir.
 

Yemek borusu (özofagus) kanseri

Yemek borusu kanserinin cerrahi tedavisinde yemek borusunun tamamı ve midenin bir kısmı, etrafında lenf bezleri ile birlikte çıkarılır. Ameliyat sırasında hem karın boşluğunda hem de göğüste iki aşamalı olarak çalışıldığı için oldukça karmaşık ve zordur. Fakat robot yardımlı cerrahi sistemlerin birçok özelliği sayesinde bu zorluklar kolaylıkla aşılır. Yüksek çözünürlüklü üç boyutlu görüntü altında anatomik yapılar (komşu organlar, damarlar, sinirler, lenfatik kanallar ve lenf nodları) ve ameliyat  planları daha iyi tanımlanır ve  güvenli bir şekilde ameliyat yapılmasına olanak sağlar. Bu özellikler sayesinde özellikle göğüs kafesinde hayati önem taşıyan damarlar ve sinirler komşuluğunda ameliyat  daha hassas ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilir. Ayrıca EndoWrist® teknolojisi sayesinde yedi eksende 540°’lik üstün hareket kabiliyeti ile rezeksiyon ve rekonstrüksiyon işlemleri karın  içerisinde (intrakorporeal) daha hızlı ve güvenilir yapılır. Ameliyat sırasında intrakorporeal işlemlerin oranın artması ameliyat sonrası daha az ağrı, daha az yara yeri enfeksiyonu, daha az komplikasyon ve daha kısa hastanede kalış süresi ile ilişkilidir. Ayrıca ameliyat sırasında enjekte edilen indosiyanin yeşili (ICG) ile da Vinci robotik yardımlı cerrahi sisteminin Firefly® teknoloji (Intuitive Surgical, Inc.) özelliği sayesinde, bağlantı (anastomoz) yapılması planlanan bölümlerin kanlanması kontrol edilir ve daha iyi kanlanan alanlar arasında anastomoz yapılarak anastomoz kaçakları önemli ölçüde önlenir.
 

Mide Tümörleri

Midenin selim ve habis tümörlerinde gerek doğrudan robotik yardımlı cerrahi gerekse de endoskopi ile kombine olarak endoskopik ve robotik cerrahi kullanılarak hastaların tedavileri gerçekleştirilmektedir. Dünyada sınırlı merkezlerde yapılan bu kombine tedavi Koç Üniversitesi Hastanesi’nde başarıyla gerçekleştirilmektedir. Mide kanserinin cerrahi tedavisinde midenin bir kısmı veya tamamı ve yemek borusunun bir kısmı çevresindeki lenf düğümleri ile birlikte çıkarılır. Ameliyat sırasında bazı durumlarda karın boşluğundan göğüs kafesinde yer alan yemek borusunun son kısmına ulaşılması gerektiğinden oldukça karmaşık ve zor bir ameliyattır. Fakat robot yardımlı cerrahi sistemlerin birçok özelliği sayesinde bu zorluklar kolaylıkla aşılır. Yüksek çözünürlüklü üç boyutlu görüntü altında anatomik yapılar (komşu organlar, damarlar, sinirler, lenfatik kanallar ve lenf nodları) ve ameliyat  planları daha iyi tanımlanır ve ameliyat sırasında güvenli bir şekilde diseksiyon yapılmasına olanak sağlar. Bu özellikler sayesinde özellikle mide kanseri için uygulanan geniş lenf nodu diseksiyonu daha hassas ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilir. Ayrıca EndoWrist® teknolojisi sayesinde yedi eksende 540°’lik üstün hareket kabiliyeti ile rezeksiyon ve rekonstrüksiyon işlemleri karın içerisinde (intrakorporeal) daha hızlı ve güvenilir yapılır. Ameliyat sırasında intrakorporeal işlemlerin oranının artması ameliyat sonrası daha az ağrı, daha az yara yeri enfeksiyonu, daha az komplikasyon ve daha kısa hastanede kalış süresi ile ilişkilidir. Ayrıca ameliyat sırasında enjekte edilen indosiyanin yeşili (ICG) ile da Vinci robotik yardımlı cerrahi sisteminin Firefly® teknoloji (Intuitive Surgical, Inc.) özelliği sayesinde bağlantı (anastomoz) yapılması planlanan bölümlerin kanlanması kontrol edilir ve daha iyi kanlanan alanlar arasında bağlantı (anastomoz) yapılarak bağlantı (anastomoz) kaçakları önemli ölçüde önlenir.


Kalın Bağırsak Hastalıkları

Kalın bağırsak hastalıklı (tümör, enflamasyon veya divertikülit) bölümü kolektomi adı verilen bir cerrahi işlem ile çıkarılır. Çıkarılacak kolon kısmının uzunluğuna, tümörün yerleşimi ve büyüklüğü göz önüne alınarak karar verilir ve daha sonra her iki uç dikişler veya stapler adı verilen zımbalama yöntemi ile tekrar birleştirilir (anastomoz = bağlantı), tekrar birleştirme işlemi). Kalın bağırsağın sağ tarafının çıkarılma işlemine sağ hemikolektomi, sol tarafının çıkarılmasına sol hemikolektomi, sigmoid kolon bölümü çıkarılmasına anterior rezeksiyon ve kolon tama yakın veya tümünün çıkarılmasına subtotal veya total kolektomi denir. Bu ameliyatlarda komşu veya ana damarlar üzerindeki lenf bezlerin de çıkarılması oldukça önemli ve zordur. Fakat robot yardımlı cerrahi sistemlerin birçok özelliği sayesinde bu zorluklar kolaylıkla aşılır. Yüksek çözünürlüklü üç boyutlu görüntü altında anatomik yapılar (komşu organlar, damarlar, sinirler, lenfatik kanallar ve lenf nodları) ve ameliyat planları daha iyi tanımlanır ve ameliyat sırasında güvenli bir şekilde ameliyat  yapılmasına olanak sağlar. Bu özellikler sayesinde özellikle kalın bağırsağın sağ tarafının çıkarılması sırasında D3 diseksiyon daha hassas ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilir. Ayrıca EndoWrist® teknolojisi sayesinde yedi eksende 540°’lik üstün hareket kabiliyeti ile rezeksiyon ve rekonstrüksiyon işlemleri karın içerisinde (intrakorporeal) daha hızlı ve güvenilir yapılır. Ameliyat sırasında intrakorporeal işlemlerin oranın artması ameliyat sonrası daha az ağrı, daha az yara yeri enfeksiyonu, daha az komplikasyon ve daha kısa hastanede kalış süresi ile ilişkilidir. Ayrıca ameliyat sırasında enjekte edilen indosiyanin yeşili (ICG) ile da Vinci robotik yardımlı cerrahi sisteminin Firefly® teknoloji (Intuitive Surgical, Inc.) özelliği sayesinde bağlantı (anastomoz) yapılması planlanan bölümlerin kanlanması kontrol edilir ve daha iyi kanlanan alanlar arasında bağlantı (anastomoz) yapılarak bağlantı (anastomoz) kaçakları ve infeksiyonlar önemli ölçüde önlenir.

Ailesel adenomatöz polipozis ve ülseratif kolit gibi bazı hastalıklarda kalın bağırsağın tamamı ve kalın bağırsağın son kısmı olan rektum cerrahi olarak çıkarılması ve bu durumda rektum yerine ince bağırsaktan yeni bir rezervuar yapılması gerekiyor. Bu suni rezervuara veya hazneye poş denir. Birçok çalışma da Vinci robot yardımlı cerrahi sisteminin yüksek çözünürlüklü üç boyutlu görüntüsü ve robotik kolların üstün hareketliliği sayesinde poş cerrahisinin uzun vadeli sonuçlarının daha iyi olduğunu göstermiştir.
 

Rektum kanseri

Rektum kalın bağırsağın en uç kısmıdır. Rektum kanserlerinde çıkarılacak rektum kısmının uzunluğuna, tümörün yerleşimi ve büyüklüğü göz önüne alınarak karar verilir ve daha sonra her iki uç stapler adı verilen zımbalama yöntemi ile tekrar birleştirilir. Rektumun tama yakın çıkarılma işlemi aşağı anterior rezeksiyon ve tümünün çıkarılmasına abdominoperineal rezeksiyon (Miles Ameliyatı) denir. Bu ameliyatlar sırasında komşu veya ana damarlar üzerindeki lenf bezlerinin de çıkarılması oldukça önemli ve zordur. Ayrıca rektumun en ucuna yerleşmiş büyük tümörlü hastalarda, aşırı kilolu hastalarda ile dar ve derin pelvise sahip hastalarda ameliyat, daha karmaşık ve cerrah için daha zor olmaktadır. Fakat robot yardımlı cerrahi sistemlerin birçok özelliği sayesinde bu zorluklar kolaylıkla aşılır. Yüksek çözünürlüklü üç boyutlu görüntü altında anatomik yapılar (komşu organlar, damarlar, sinirler, lenfatik kanallar ve lenf nodları) ve ameliyat planları daha iyi tanımlanır ve ameliyat sırasında güvenli bir şekilde ameliyat yapılmasına olanak sağlar. Bu özellikler sayesinde özellikle pelvis diseksiyon sırasında sinirler daha kolay bir şekilde görülerek korunur. Bu sayede ameliyat sonrası miksiyon (işime), ereksiyon (sertleşme) veya vajinal kuruluk gibi sorunlar daha az görülür. Ayrıca EndoWrist® teknolojisi sayesinde yedi eksende 540°’lik üstün hareket kabiliyeti ile rezeksiyon ve rekonstrüksiyon işlemleri karın içerisinde (intrakorporeal) daha hızlı ve güvenilir yapılır. Ameliyat sırasında intrakorporeal işlemlerin oranının artması ameliyat sonrası daha az ağrı, daha az yara yeri enfeksiyonu, daha az komplikasyon ve daha kısa hastanede kalış süresi ile ilişkilidir. Ayrıca ameliyat sırasında enjekte edilen indosiyanin yeşili (ICG) ile da Vinci robotik yardımlı cerrahi sisteminin Firefly® teknoloji (Intuitive Surgical, Inc.) özelliği sayesinde bağlantı (anastomoz) yapılması planlanan bölümlerin kanlanması kontrol edilir ve daha iyi kanlanan alanlar arasında  bağlantı (anastomoz) yapılarak bağlantı (anastomoz) kaçakları ve karın içi enfeksiyon önemli ölçüde önlenir.
 

Rektal prolapsus ve pelvik taban hastalıkları

Kalın barsağın son bölümü olan rektumun, makattan (anüsten) dışarı sarkmasına “rektal prolapsus” denir. Cerrahi, rektal prolapsus tedavisinde başlıca tedavi seçeneğidir. Ancak bu hastalıkta uygulanabilecek çok çeşitli cerrahi teknik mevcuttur. Bunların hangisinin hangi şikâyetler varlığında uygulanacağının çok iyi tespit edilmesi gerekir. Klasik abdominal cerrahiden farklı olarak robotik olarak yapılan rektopeksi ameliyatlarında diseksiyon, sütür atma, greft yerleştrime ve tespit etme işlemleri robot yardımlı cerrahi sistemlerin daha önce bahsedilen birçok avantajı sayesinde daha kolay, hızlı ve güvenilir uygulanır.


Bariatrik Cerrahi (Obezite cerrahisi)

Morbid obezite hastalarında yağlı dokunun çok olması ameliyatları zor hale getiriyor. Da Vinci ile yapılan bariatrik cerrahiler arasında da en başta sleeve gastrektomi ve gastrik by-pass ameliyatları geliyor. Bu yöntem hem midenin küçültülmesine hem de bağırsakların bir kısmının devre dışı bırakılarak alınan gıdaların emiliminin azaltılmasını amaçlıyor. Bariatrik cerrahi sırasında yağ dokusu fazla olan hastalarda yaşanan zorluklar robot yardımlı cerrahi sistemler sayesinde kolaylıkla aşılıyor.

 

Karaciğer, Pankreas ve Safra Yolları Cerrahisi


Safra kesesi hastalıkları

Kolesistektomi (safra kesesinin ameliyat ile çıkarılması) özellikle safra kesesi taşlarının sebep olduğu hastalıklarda veya safra kesesi poliplerinde uygulanır.  İlk robotik kolesistektomi ameliyatının yapılmasından itibaren geçen yirmi yıl içerisinde, robotik safra kesesi ameliyatının en az laparoskopik safra kesesi ameliyatı kadar güvenli bir teknik olduğu çalışmalarla ortaya konulmuştur. Açık ameliyat tekniğine oranla, laparoskopik safra kesesi ameliyatlarında olduğu gibi, robotik cerrahide, hastalara ameliyat sonrasında daha az ağrı, hastanede daha kısa yatış süresi ve daha küçük bir ameliyat izi kalmasına olanak sağlar. Robotik cerrahinin, laparoskopik tekniğe ek olarak hastalara sunduğu avantaj, üç boyutlu görüş altında ameliyatın yapılamasına imkân vererek daha pürüzsüz bir görüntü sağlaması ve robotik cerrahi enstrümanların gelişmiş hareket kabiliyeti ile cerrahın dokulara daha rahat erişmesine olanak vermesidir. Cerrahi robot aynı zamanda göbekten yapılan tek kesi ile de safra kesesi ameliyatının gerçekleştirilmesine olanak sağlar.
 

Karaciğere sıçramış kanser odağının çıkarılması (metastazektomi) 

Vücudun herhangi bir yerindeki kanserin çıktığı yerden (organdan) başka bir yere yayılmasına o kanserin metastaz yapması diyoruz. Bu metastazların karaciğerde gözükmesi ise karaciğer metastazı diye anılır. Özellikle kalın bağırsak, mide, pankreas, safra yolları, ince bağırsak ve meme kanseri ait metastazlar da sık görülür.  Robotik cerrahi ile elde edilen sabit kamera platformu ve ileri düzeydeki enstrümanlar yardımıyla en ince dokuların ve damarların bile kesilip mühürlenebildiği, karaciğerin derin bölgelerinde yer alan kitleler için bile geride daha yüksek oranda sağlam karaciğer dokusu bırakılabilmesine olanak sağlar.
 

Karaciğerin bir yarısının çıkarılması (hepatektomi)

Hepatektomi (karaciğerin bir yarısının çıkarılması) karaciğerin sağ veya sol yarısına yerleşen karaciğer kanserlerinde, safra yolu kanserinde veya birden çok odak halinde bulunan metastazlar varlığında uygulanır.  Robotik cerrahinin sağlayabildiği teknik imkanlar sayesinde hem onkolojik kabul edilebilir sonuçlara ve daha fazla fonksiyonel karaciğer dokusu bırakılmasına imkânı sağlanabilmektedir. Robotik hepatektomi, ameliyat sırasında daha az kan kaybı, ameliyat sonrasında daha kısa hastanede kalış süresi, daha az ağrı kesici kullanma ihtiyacı ve daha düşük komplikasyon oranı gibi önemli avantajlara sahiptir. Günümüzde canlıdan karaciğer vericili nakil ameliyatlarının bir kısmı robotik olarak yapılmaktadır.
 

Pankreatikoduodenektomi (Whipple Ameliyatı)

Bu ameliyat pankreas başı kanseri, ön iki parmak barsak kanseri veya safra yolunun son kısmını tutan kanserler hastalarına uygulanır . Robotik pankreatikoduodenektomi minimal invaziv cerrahi spektrumunda yapılması en zor ameliyatlardan biridir. Bu konuda sadece yüksek volümlü merkezlerde, tecrübeli ekiplerce, uygun olan (lokal yayılımı sınırlı) vakalarda yapıldığında sonuçları güvenlidir. Yukarıda söylenen ön şartların yerine getirilmemesi durumunda cerrahiye bağlı mortalitenin arttığı 2020 yılından LEOPARD-2 çalışmasında da gösterilmiştir.

Robotik pankreas cerrahisinin diğer konvansiyonel cerrahi yöntemlere göre başlıca avantajı daha az kan kaybı, daha kısa hastanede kalış süresi, sistemin onkolojik olarak kabul edilebilir daha başarılı diseksiyona olanak tanımasıdır. Robotik cerrahinin, laparoskopik tekniğe ek olarak hastalara sunduğu avantaj, üç boyutlu görüş altında ameliyatın yapılamasına imkan sağlayarak daha net bir görüntü sağlaması ve robotik cerrahi enstrümanların ileri hareket kabiliyeti ile cerrahın derin dokulara daha rahat erişmesine olanak vermesidir.
 

Pankreasın uç kısmının çıkarılması (distal pankreatektomi)

Bu ameliyat pankreasın uç kısmına yerleşen daha çok selim kanserlerinde uygulanır.  Robotik cerrahinin ileri 3 boyutlu görüş yeteneği ve 360 derece hareket edebilen cerrahi aletleri sayesinde sağladığı gelişmiş ergonomi, titreme kontrolü ve hareket ölçeklendirebilme yeteneği bu ameliyatın başarısını arttırmaktadır. Distal pankreatektomi gibi çevre organların korunmasının gerektiği ameliyatlarda robotik cerrahi sayesinde sağlıklı dokuların hasar görmeden, hedefteki tümörün çıkarılması yüksek başarı oranı ile sağlanmaktadır. Bu konuda yapılan LEOPARD çalışması distal pankreatektominin minimal invazif olarak yapılmasının güvenli ve verimli bir işlem olduğunun göstermiştir.
 

Pankreatik Enükleasyon

Pankreas enükleasyonu, pankreasın tümör dışında kalan sağlıklı dokusunun hasar görmeden, sadece tümörün çıkartıldığı bir cerrahi yöntem olup, özellikle iyi huylu veya kötü huylu olduğu netleştirilemeyen pankreas kistlerinde, uygun hastalarda pankreas nöroendokrin tümörlerinde kullanılabilien bir cerrahi yöntemdir. Uygun hasta grubunda tercih edildiğinde, pankreas ameliyatlarında ortaya çıkabilen bir çok komplikasyonun riskinin azaltıldığı, geride kalan sağlıklı pankreas dokusunun hastanın hayatında bir eksikliğe yol açmayacak şekilde yaşantısına devam etmesine olanak tanıdığı çalışmalarla gösterilmiştir. Robotik teknik kullanıldığında, pankreatik enüklüasyon yöntemi klasik cerrahi ile kıyaslandığında daha kısa operasyon süresi, daha az kan kaybı, daha az ameliyat sonrası ağrı ve daha kısa hastanede kalış süresi gibi avantajlara sahiptir.


Endokrin Cerrahisi


Böbreküstü bezi hastalıkları

Günümüzde böbrek üstü bezi (adrenal bez) hastalıklarının cerrahi tedavisinde minimal invaziv teknikler (laparoskopik ve robotik cerrahi) gelişmiş ülkelerde ve deneyimli merkezlerde güvenle kullanılmaktadır. Açık cerrahi tekniklere kıyasla, minimal invazifv tekniklerin, ameliyat sonrası dönemde daha az ağrı, daha az analjezik ihtiyacı, daha kısa hastanede yatış süresi, daha kısa ameliyat süresi ve daha iyi kozmetik sonuçlar olmak üzere, literatürde kanıtlanmış üstünlükleri mevcuttur. Özellikle adrenal bezin anatomik yerleşimi göz önüne alındığında, dar bir anatomik bölgede, derin yerleşimli tümörlerde, büyük tümörlerde (özellikle 5cm ve üzerinde) ve çevre organlarla zor komşulukları ya da yapışıklıkları olan tümörlerde, robotun üç boyutlu görüntüsünün ve açılanabilir cerrahi aletlerin istatistiksel olarak faydalı olduğu bilinmektedir. Hastanemizde de robotik adrenal bez cerrahisi, uygun olan hastalarda güvenle yapılmaktadır.
 


LAPAROSKOPİK CERRAHİ İŞLEMLERİ


Laparoskopik cerrahi, cerrahinin robotik yardımlı cerrahi sonrası ulaştığı en ileri teknolojidir ve başta Amerika Birleşik Devletleri’nde olmak üzere Türkiye’de de birçok önemli merkezde dört asırdır başarıyla kullanılmaktadır. Laparoskopik cerrahi hastaya sağladığı birçok avantajlar ile ön plana çıkan bir teknolojidir. Günümüzde tüm dünyada özellikle kanserle mücadelede kullanılan en başarılı cerrahi yöntem olma özelliğine sahiptir.

Laparoskopik cerrahinin hastaların üzerine başlıca olan olumlu etkileri şu şekildedir: büyük kesiler yapılmadan 1 cm’den ufak boyutlarda kesiler yapılması sayesinde daha iyi kozmetik sonuçlar elde edilmesi, ameliyat sırasında daha az kanama ve dolayısıyla daha az kan verme gereksinimi olması, daha az ağrı ve ağrı kesici kullanma gereksinimi olması, daha az komplikasyon, hastaneden kalış süresinin kısalması ve günlük aktivitelere daha hızlı dönülebilmesi sayılabilir. Ayrıca laparoskopik cerrahinin robot yardımlı cerrahiye kıyasla daha düşük operasyon maliyetleri ve daha kısa operasyon sürelerine sahip olduğu gösterilmiştir.

Diğer tarafta laparoskopik cerrahi yönteminin cerrah için sunduğu avantajlar arasında; robot yardımlı cerrahide olmayan dokunma hissi olması ve açık cerrahi ile ulaşılması güç olan noktalara laparoskopik aletler ile yüksek çözünürlüklü görüntü altında ulaşılması yer almaktadır.

Koç Üniversitesi Hastanesinde ve hastanemiz bünyesinde yer alan RMK AIMES eğitim merkezimizde (Rahmi M. Koç Academy of Interventional Medicine, Education & Simulation) ekibimiz tarafından endoskopik, laparoskopik ve robotik cerrahi ile ilgili çok sayıda kurs düzenlenmektedir.

Koç Üniversitesi Hastanesi’nde 10  adet en yeni model Karl Storz® laparoskop (KARL STORZ Endoskop, Tuttlingen, Germany) ile laparoskopik cerrahi, Genel Cerrahi hekimlerimiz tarafından başlıca şu hastalıkların tedavisinde uygulanmaktadır:
 
 Genel cerrahi alanında laparoskopik cerrahinin uygulandığı alanlar;
  • Sindirim Sistemi Cerrahisi
    • Akalazya (Yemek borusu hareket bozukluğu)
    • Gastroözofageal Reflü Hastalığı (GÖRH)
    • Hiatus Hernisi
    • Yemek Borusu (özofagus) Kanseri
    • Mide Tümörleri
    • Kalın Bağırsak Hastalıkları
    • Rektal Prolapsus ve Pelvik Taban Hastalıkları
  • Bariatrik Cerrahi (Obezite cerrahisi)
  • Karaciğer, Pankreas ve Safra Yolları Cerrahisi
    • Kolesistektomi
    • Karaciğer metastazektomi
    • Hepatektomi
      ​Pankreatikoduodenektomi (Whipple Ameliyatı)
    • Distal pankreatektomi
    • Pankreas enükleasyon
  • Endokrin Cerrahisi
    • Tiroid ve paratiroid bez cerrahisi
    • Böbreküstü bezi (adrenal bez) cerrahisi


Sindirim Sistemi Cerrahisi


Akalazya (Yemek borusu hareket bozukluğu)

Akalazya, yemek borusu ile mide arasındaki kas tabakasından oluşan sfinkterin (kapakçığın) olması gerektiği gibi açılmamasına bağlı olarak yutulan lokmaların yemek borusunda birikmesi ile seyreden bir sindirim sistemi hastalığıdır. Normalde yutkunma ile birlikte açılan alt özofagus sfinkteri, Akalazya hastalığı bulunan bireylerde sinirsel hasarlar veya sfinkter kasına ilişkin bozukluklar nedeniyle açılamaz. POEM (Per-Oral Endoskopik Myotomi) yöntemiyle endoskopik olarak tedavi edilebilen bu hastalık, endoskopik olarak tedavisi yapılamayacak durumlarda laparoskopik cerrahi ile tedavi edilebilmektedir. Son zamanlarda uygulanan POEM (Per-Oral Endoskopik Miyotomi) yöntemi ile endoskopik olarak tedavi edilebilen bu hastalık, endoskopik olarak tedavi edilemeyecek durumda ise laparoskopik cerrahi ile tedavi edilebilmektedir. Laparoskopik cerrahi, yemek borusu-mide bileşkesinde bulunan longitudinal ve sirküler kas liflerinin mide üzerinde 3 cm ilerleyecek şekilde dikkatli kesilmesi (Heller Miyotomi) ile yapılmaktadır. Kas liflerinin kesilmesi sonrası gastroözofageal reflü oluşumunu önlemek için midenin fundus kısmı, yemek borusu ile mide bileşkesi etrafına sarılır (Dor Fundoplikasyon). Yüksek çözünürlüklü görüntü altında laparoskopik cerrahi aletler ile geleneksel tekniklere göre daha hassas, esnek ve güvenilir bir şekilde gerçekleştirilir.


Gastroözofageal Reflü Hastalığı (GÖRH)

GÖRH, mide ile yemek borusu arasında bulunan sfinkterin (kapakçığın) gevşemesi nedeniyle mide asidinin yemek borusuna (özofagus) kaçması sonucu oluşan sorunları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Yaşam tarzı değişikliklerine veya ilaç tedavisine rağmen şikayetler gerilemiyorsa ameliyat önerilir. Laparoskopik cerrahi sırasında midenin cep (fundus) kısmı yemek borusu ile mide bileşkesi etrafına sarılır (Fundoplikasyon). Yüksek çözünürlüklü görüntü altında laparoskopik cerrahi aletler ile geleneksel tekniklere göre daha hassas, esnek ve güvenilir bir şekilde gerçekleştirilir.
 

Hiatus Hernisi

Midenin bir kısmının veya tamamının, diyafram adı verilen karın boşluğunu göğüs boşluğundan ayıran yassı geniş kas yapısı içerisinde bulunan bir açıklık (özofageal hiatus) vasıtasıyla karın boşluğundan yukarı doğru göğüs kafesi içerisine kaçmasıdır. Yaşam tarzı değişikliklerine veya ilaç tedavisine rağmen şikayetler gerilemiyorsa ameliyat önerilir. Laparoskopik cerrahi sırasında midenin cep (fundus) kısmı yemek borusu ile mide arasındaki bileşke etrafına 270° veya 360° olarak gevşekçe sarılır (Fundoplikasyon). Hiatal herni ameliyatlarında, ek olarak karın boşluğu ve göğüs kafesi arasındaki açıklık (hiatus) primer dikişler ve/veya greft (yama) ile daraltılır. Yüksek çözünürlüklü görüntü altında laparoskopik cerrahi aletler ile geleneksel tekniklere göre daha hassas, esnek ve güvenilir bir şekilde gerçekleştirilir.
 

Yemek borusu (özofagus) kanseri

Yemek borusu kanserinin cerrahi tedavisinde yemek borusunun tamamı ve midenin bir kısmı, etrafında lenf bezleri ile birlikte çıkarılır. Ameliyat sırasında hem karın boşluğunda hem de göğüste iki aşamalı olarak çalışıldığı için oldukça karmaşık ve zordur. Fakat laparoskopik cerrahi sistemlerin birçok özelliği sayesinde bu zorluklar kolaylıkla aşılır. Yüksek çözünürlüklü altında anatomik yapılar (komşu organlar, damarlar, sinirler, lenfatik kanallar ve lenf nodları) ve ameliyat planları daha iyi tanımlanır ve güvenli bir şekilde ameliyat yapılmasına olanak sağlar. Bu özellikler sayesinde özellikle göğüs kafesinde hayati önem taşıyan damarlar ve sinirler komşuluğunda ameliyat daha hassas ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilir. Ayrıca ameliyat sırasında enjekte edilen indosiyanin yeşili (ICG) ile laparoskopik floresan platformu olan Karl Storz® laparoskop (KARL STORZ Endoskop, Tuttlingen, Germany) bağlantı (anastomoz) yapılması planlanan bölümlerin kanlanması kontrol edilir ve daha iyi kanlanan alanlar arasında anastomoz yapılarak anastomoz kaçakları önemli ölçüde önlenir.


Mide Tümörleri

Midenin selim ve habis tümörlerinde gerek doğrudan laparoskopik cerrahi gerekse de endoskopi ile kombine olarak endoskopik ve laparoskopik cerrahi kullanılarak hastaların tedavileri gerçekleştirilmektedir. Dünyada sınırlı merkezlerde yapılan bu kombine tedavi Koç Üniversitesi Hastanesi’nde başarıyla gerçekleştirilmektedir. Mide kanserinin cerrahi tedavisinde midenin bir kısmı veya tamamı ve yemek borusunun bir kısmı çevresindeki lenf düğümleri ile birlikte çıkarılır. Ameliyat sırasında bazı durumlarda karın boşluğundan göğüs kafesinde yer alan yemek borusunun son kısmına ulaşılması gerektiğinden oldukça karmaşık ve zor bir ameliyattır. Fakat laparoskopik cerrahi sistemlerin birçok özelliği sayesinde bu zorluklar kolaylıkla aşılır. Yüksek çözünürlüklü görüntü altında anatomik yapılar (komşu organlar, damarlar, sinirler, lenfatik kanallar ve lenf nodları) ve ameliyat planları daha iyi tanımlanır ve ameliyat sırasında güvenli bir şekilde diseksiyon yapılmasına olanak sağlar. Bu özellikler sayesinde özellikle mide kanseri için uygulanan geniş lenf nodu diseksiyonu daha hassas ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilir. Ayrıca ameliyat sırasında enjekte edilen indosiyanin yeşili (ICG) ile laparoskopik floresan platformu olan Karl Storz® laparoskop (KARL STORZ Endoskop, Tuttlingen, Germany) özelliği sayesinde, bağlantı (anastomoz) yapılması planlanan bölümlerin kanlanması kontrol edilir ve daha iyi kanlanan alanlar arasında anastomoz yapılarak anastomoz kaçakları önemli ölçüde önlenir.
 

Kalın Bağırsak Hastalıkları

Kalın bağırsak hastalıklı (tümör, enflamasyon veya divertikülit) bölümü kolektomi adı verilen bir cerrahi işlem ile çıkarılır. Çıkarılacak kolon kısmının uzunluğuna, tümörün yerleşimi ve büyüklüğü göz önüne alınarak karar verilir ve daha sonra her iki uç dikişler veya stapler adı verilen zımbalama yöntemi ile tekrar birleştirilir (anastomoz = bağlantı), tekrar birleştirme işlemi). Kalın bağırsağın sağ tarafının çıkarılma işlemine sağ hemikolektomi, sol tarafının çıkarılmasına sol hemikolektomi, sigmoid kolon bölümü çıkarılmasına anterior rezeksiyon ve kolon tama yakın veya tümünün çıkarılmasına subtotal veya total kolektomi denir. Bu ameliyatlarda komşu veya ana damarlar üzerindeki lenf bezlerin de çıkarılması oldukça önemli ve zordur. Fakat laparoskopik cerrahi sistemlerin birçok özelliği sayesinde bu zorluklar kolaylıkla aşılır. Yüksek çözünürlüklü görüntü altında anatomik yapılar (komşu organlar, damarlar, sinirler, lenfatik kanallar ve lenf nodları) ve ameliyat planları daha iyi tanımlanır ve ameliyat sırasında güvenli bir şekilde ameliyat yapılmasına olanak sağlar. Bu özellikler sayesinde özellikle kalın bağırsağın sağ tarafının çıkarılması sırasında D3 diseksiyon daha hassas ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilir. Ayrıca ameliyat sırasında enjekte edilen indosiyanin yeşili (ICG) ile laparoskopik floresan platformu olan Karl Storz® laparoskop (KARL STORZ Endoskop, Tuttlingen, Germany) özelliği sayesinde, bağlantı (anastomoz) yapılması planlanan bölümlerin kanlanması kontrol edilir ve daha iyi kanlanan alanlar arasında anastomoz yapılarak anastomoz kaçakları önemli ölçüde önlenir.
 

Rektum kanseri:

Rektum kalın bağırsağın en uç kısmıdır. Rektum kanserlerinde çıkarılacak rektum kısmının uzunluğuna, tümörün yerleşimi ve büyüklüğü göz önüne alınarak karar verilir ve daha sonra her iki uç stapler adı verilen zımbalama yöntemi ile tekrar birleştirilir. Rektumun tama yakın çıkarılma işlemi aşağı anterior rezeksiyon ve tümünün çıkarılmasına abdominoperineal rezeksiyon (Miles Ameliyatı) denir. Bu ameliyatlar sırasında komşu veya ana damarlar üzerindeki lenf bezlerinin de çıkarılması oldukça önemli ve zordur. Ayrıca rektumun en ucuna yerleşmiş büyük tümörlü hastalarda, aşırı kilolu hastalarda ile dar ve derin pelvise sahip hastalarda ameliyat, daha karmaşık ve cerrah için daha zor olmaktadır. Fakat laparoskopik cerrahi sistemlerin birçok özelliği sayesinde bu zorluklar kolaylıkla aşılır. Yüksek çözünürlüklü görüntü altında anatomik yapılar (komşu organlar, damarlar, sinirler, lenfatik kanallar ve lenf nodları) ve ameliyat planları daha iyi tanımlanır ve ameliyat sırasında güvenli bir şekilde ameliyat yapılmasına olanak sağlar. Bu özellikler sayesinde özellikle pelvis diseksiyon sırasında sinirler daha kolay bir şekilde görülerek korunur. Bu sayede ameliyat sonrası miksiyon (işime), ereksiyon (sertleşme) veya vajinal kuruluk gibi sorunlar daha az görülür. Ayrıca ameliyat sırasında enjekte edilen indosiyanin yeşili (ICG) ile laparoskopik floresan platformu olan Karl Storz® laparoskop (KARL STORZ Endoskop, Tuttlingen, Germany) özelliği sayesinde, bağlantı (anastomoz) yapılması planlanan bölümlerin kanlanması kontrol edilir ve daha iyi kanlanan alanlar arasında anastomoz yapılarak anastomoz kaçakları önemli ölçüde önlenir.
 

Rektal prolapsus ve pelvik taban hastalıkları

Kalın barsağın son bölümü olan rektumun, makattan (anüsten) dışarı sarkmasına “rektal prolapsus” denir. Cerrahi, rektal prolapsus tedavisinde başlıca tedavi seçeneğidir. Ancak bu hastalıkta uygulanabilecek çok çeşitli cerrahi teknik mevcuttur. Bunların hangisinin hangi şikâyetler varlığında uygulanacağının çok iyi tespit edilmesi gerekir. Klasik abdominal cerrahiden farklı olarak laparoskopik cerrahi olarak yapılan rektopeksi ameliyatlarında diseksiyon, sütür atma, greft yerleştrime ve tespit etme işlemleri laparoskopik cerrahi sistemlerin daha önce bahsedilen birçok avantajı sayesinde daha kolay, hızlı ve güvenilir uygulanır.
 

Bariatrik Cerrahi (Obezite cerrahisi)

Morbid obezite hastalarında yağlı dokunun çok olması ameliyatları zor hale getiriyor. Laparoskopik olarak yapılan bariatrik cerrahi arasında da en başta sleeve gastrektomi ve gastrik by-pass ameliyatları geliyor. Bu yöntem hem midenin küçültülmesine hem de bağırsakların bir kısmının devre dışı bırakılarak alınan gıdaların emiliminin azaltılmasını amaçlıyor. Bariatrik cerrahi sırasında yağ dokusu fazla olan hastalarda yaşanan zorluklar laparoskopik cerrahi sistemler sayesinde kolaylıkla aşılıyor.
 

Karaciğer, Pankreas ve Safra Yolları Cerrahisi


Kolesistektomi

Laparoskopik kolesistektomi safra kesesi hastalıklarında minimal invazif olarak batın duvarından yapılan 4 küçük kesiden yerleştirilen kamera ve cerrahi aletler yardımıyla safra kesesinin batın dışına çıkarılmasıdır. Laparoskopik kolesistektominin açık kolesistektomiye göre başlıca üstün olduğu noktalar daha kısa hastanede kalış süresi, ameliyat sırasında daha az kan kaybı, daha az ameliyat sonrası ağrı, yara yeri enfeksiyonlarının daha az gözlemlenmesi ve kesi yeri fıtığı gibi cerrahi sonrası komplikasyonlarla daha az karşılaşılmasıdır.
 

Karaciğer metastazektomi

Primer kolorektal kanserlerde laparoskopik cerrahi hızla yaygınlaşmasına rağmen, karaciğere metastaz yapmış kolorektal kanserlerde laparoskopik metastazektomi prosedürü daha yavaş bir ivlenme göstermiştir. Ancak buna rağmen günümüzde birçok klinik çalışmada ortaya konulmuştur ki, laparoskopik metastazektomi açık cerrahi yönteme göre kabul edilebilir onkolojik cerrahi sonuçlara, daha kısa hastanede kalış süresi, daha az yara yeri enfeksiyonu ve daha az ameliyat sonrası analjezik ihtiyacı gibi üstünlüklerle birlikte sahiptir.
 

Hepatektomi

Günümüzde benign ve malign karaciğer kitlelerinin tedavisinde seçilmiş hasta grubunda laparoskopik cerrahi yaygın olarak kullanılmaktadır. Açık cerrahi yöntemlere göre başlıaca avantajları benzer onkolojik sonuçlara sahip olup, daha az kan transfüzyon ihtiyacı, daha kısa hastanede yatış süresi ve ameliyat sonrası komplikasyonlarla daha az karşılaşılmasıdır.
 

Pankreatikoduodenektomi (Whipple Ameliyatı)

Teknik olarak zor ve yüksek derecede tecrübe gerektiren bir işlem olmasından dolayı sadece bu konuda deneyimli cerrahlar tarafından güvenle uygulanabilen cerrahi bir yöntemdir. Laparoskopik pankreatoduodenektomi ameliyat sırası kan kaybının daha az olması, daha az ağrı, daha kısa hastanede kalış ve daha erken işe dönüş gibi minimal invaziv cerrahinin doğal avantajları ile birlikte komplikasyonlar, onkolojik güvenlik ve genel sonuçlar açısından açık pankreato-duodenektomininkine eşit etkinlik göstermektedir.
 

Distal pankreatektomi

Laparoskopik distal pankreatektomi benign, premalign veya malign pankreas gövde ve kuyruk kitlelerinde tercih edilen bir cerrahi yöntemdir. Açık cerrahi girişime göre en önemli üstünlüğü daha kısa hastanede kalış süresi ve daha az ameliyat sonrası ağrıdır. Anatomik yerleşim, cerrahi teknik ve hastalık tipi gibi nedenlere bağlı olarak distal pankreatektomi sırasında splenektomi sıklıkla ameliyatın bir parçası olarak uygulanmaktadır. Ancak özellikle benign pankreas hastalıklarında distal pankreatektomi sırasında işlem laparoskopik cerrahi yöntemle gerçekleştirildiğinde daha yüksek oranda dalak koruyucu cerrahi işlem gerçekleştirilebildiği literatürde bir çok yayında gösterilmiştir.
 

Pankreas enükleasyon

Enükleasyon parankim koruyucu bir pankreas cerrahisi yöntemidir. Küçük, benign veya malignleşme potansiyeli olan lezyonların tedavisinde gereksiz pankreas doku kaybının önüne geçilmesi, anastomoz komplikasyonlarının önlenmesi ve pankreas fonksiyonlarının yüksek oranda korunabilmesi için tercih edilen bir cerrahi yöntemdir. Literatürde majör pankreas cerrahisine oranla daha az invazif olan enükleasyon prosedürünün daha az postoperatif ağrı, daha az kan kaybı ve yara yeri enfeksiyonu gibi avantajlarla birlikte laparoskopik olarak başarı ile uygulanabileceğini gösteren çalışmalar mevcuttur.


Endokrin Cerrahisi


Tiroid ve paratiroid bez cerrahisi

Dünyada olduğu gibi son yıllarda ülkemizde de popülerliğini arttıran izsiz tiroid ve paratiroid bez cerrahisi, koltuk altı, meme, boyun ya da dudak içerisinden laparoskopik cerrahi seçilmiş olgularda güvenle uygulanmaktadır. Bu olgularda, hastaların radyoloji ve patoloji sonuçları ile beraber anatomik yapıları, hasta için en doğru ve yarar sağlayacak tekniğin seçilmesinde önem arz etmektedir.
 

Böbreküstü bezi (adrenal bez) cerrahisi

Hastanemizde adrenal cerrahisinde rutin olarak kullanılan teknik laparoskopik cerrahidir. Standart olarak 3-4 kesiden yapılan laparoskopik teknik ile beraber, seçilmiş vakalarda sadece tek kesiden de ameliyatlar laparoskopik olarak başarılı bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir.