Botulinum Toksin Uygulamaları
Botulinum toksin 1989’da FDA (Food and Drug Administration) tarafından nörolojik hastalıkların tedavisinde onay almış ve pek çok hastalıkta kullanılmıştır. Kozmetik amaçlı kullanım için 2002’de, aşırı terleme için 2004’te onay almıştır. O dönemden beri kozmetik dermatolojide yaygın olarak kullanılan botulinum toksin uygulamaları 2017 de alın bölgesi kırışıklıklarında kullanım için FDA tarafından onaylanmıştır.
Clostridium botulinum tarafından üretilen farklı toksinler mevcuttur. Botox, botulinum toksin tip A içerir. Etkisini sinir hücrelerinden gelen uyarıların kasa iletimini engelleyerek gösterir. Böylece kasın aşırı kasılması önlenmiş, var olan deri çizgileri düzleşmiş olur. Etkisi enjeksiyondan 3-4 gün sonra başlar, 14 günde maksimuma ulaşır.
Toksin enjekte edildiği kasta kalarak yavaşça kaybolur. Doğru alana, doğru miktarda uygulandığında vücudun başka bir bölgesine göç etmediği kabul edilir. Bu yüzden de yan etkisi çok nadirdir. Bugüne kadar botox enjeksiyonuna bağlı sistemik yani diğer organları ilgilendiren yan etki gözlenmemiştir. Deriye ilgili yan etkiler ise enderdir ve birkaç saat içinde ortadan kalkar.
Görülebilecek yan etkiler; baş ağrısı, hafif ödem ve morluktur. Morluk birkaç gün sürebilir. Etkinin süresi ortalama 4-6 aydır. Etki süresi kişisel farklılıklar gösterebilir.
Botulinum toksin uygulaması yapan kişilerin kas anatomi ve deri yapısı hakkında eğitimli olması gerekir. En sık uygulandığı alanlar, kaşların arasındaki çizgiler, gözlerin kenarındaki çizgiler (kaz ayağı), alın çizgileri, dudak üstü çizgiler, boyun kırışıklıkları, marionetler yani gülme çizgileridir.
Koltuk altı, avuç içi ve ayak terlemelerinde ise yine etkili bir tedavi yöntemidir. Enjeksiyon öncesinde iyot testi ile terleme alanı tespit edilebilir, belli aralıklarla her koltuk altı için 50 ünite olacak şekilde deri enjeksiyonları yapılır.
Nöromuskuler hastalıklar, botox alerjisi olanlar, gebelik, emzirme, enjeksiyon bölgesinde bir deri hastalığı gibi durumlarda toksin uygulanmaz.
Uygulama öncesinde doktor ve hasta gerçekçi beklentileri konuşmalı, hedef kaslar belirlenerek enjeksiyon bölgeleri saptanmalıdır. Uygulama boyunca enfeksiyon riski için gerekli önlemler alınmalıdır. Yan etki oluşmadan etkili tedavi için deneyimli bir dermatolog tarafından ve uygun ortamda tedavi şarttır. Tekrarlayan uygulamalar ile daha kalıcı iyilik hali elde edilebilir.
Dolgu Uygulamaları
Dolgular yaklaşık 30 yıldır yüzdeki derin kırışıklıklar, şekil bozuklukları ve yaşlanma karşıtı etkileri için dermatolojide kullanılmaktadır. Ayrıca el sırtını gençleştirmekte de oldukça etkili bir yöntemdir.
Dermatolojik değerlendirmenin ardından kişiye özel uygulama şeması oluşturulur ve dolgu maddesi seçimi yapılır. Piyasada çok çeşitli dolgu materyali mevcuttur. Kullanılacak dolgu maddesi FDA (Food and Drug Administration) onaylı olması tercih edilir. Dolgu maddeleri otolog, sentetik veya biyolojik olabilir. Hyalüronik asit, kalsiyum hidroksiapatit, polimetilmetakrilat ve silikon içerikli ürünler kullanılabilmektedir. Hiyaluronik asit derideki en önemli glikozaminoglikandır. Deriye enjekte edildiğinde genleşir, yumuşar ve deriyi nemlendirir. Bu etkilerine ek olarak hücre büyümesinde olumlu rol oynar. 2003’te Restylane, FDA tarafından hyaluronik asit kaynağı olarak onaylanmıştır. Uzun etkilidir, minimal yan etki riskine sahiptir, kullanımı kolaydır, kullanıma hazır halde bulunur, önceden deri testi gerektirmez. Uygulama iğne veya kanülle, seri nokta, tünel, yelpaze veya çapraz tarama teknikleri ile yapılabilir. Dolgu maddeleri deri içine, deri altına veya kemik üzerine enjekte edilebilir. Öncesinde anestezik kremler ile ağrı azaltılır, ardından soğuk uygulanarak kızarıklık ve ödem engellenir. Hangi tekniğin, hangi ürünün hangi hastaya kullanılacağı hastanın anatomik özellikleri, dolgu içeriği, uygulama bölgesi ve doktorun tecrübesine göre değişir. Kişiye ait özellikler ve dolgu yapısı etki süresini etkileyen faktörlerin başında gelir. Burada da tüm kozmetik uygulamalarda esas alınması gereken doğal sonuçlar hedeflenmelidir. Doktor ve hasta beklentiler ve olası istenmeyen yan etkiler açısından konuşmalıdır. Tedavide hedef doğallıktan ödün vermeden elde edilecek en ideal kozmetik sonuç olmalıdır.
Kimyasal Peeling
Çeşitli kimyasal maddelerin deriye uygulanması ile derinin yüzeysel tabakalarının soyulması işlemi peeling olarak adlandırılır. Uygulama alanları lekeler, yüzeysel ve derin sivilce izleri, güneşe bağlı yaşlanma belirtileri, ince kırışıklıklar ve iri gözeneklerdir. Olumlu sonuç için düzenli ve birden fazla uygulama gerekir.
Peeling uygulamalarında alfa-hidroksi asit, glikolik asit, laktik asit, bikarboksilik asit, malik asit, sitrik asit, beta-hidroksi asit (salisilik asit), triklorasetik asit, alfa keto asitler (piruvik asit), retinoik asit ve rezorsinol gibi çok çeşitli solüsyonlar kullanılabilir. Bunların yanında Jessner Solüsyonu adı verilen salisilik asit, laktik asit, etanol ve resorsinolden oluşan karışımlar da mevcuttur. Fenol ise derin peeling amacıyla kullanılan bir maddedir. Peeling solüsyonu hastanın deri özellikleri ve hedeflenen derinliğe göre doktor tarafından seçilir.
Uygulama öncesinde yüz temizlenir. Peeling uygulanır ve belirli süre beklendikten sonra nörtalizan solüsyon ile silinir. İşlem bitiminde gerekirse soğuk kompresler uygulanabilir. Hafif nemlendiriciler ve güneş koruyucu ile işlem tamamlanır. Sonrasında şiddetle kurulama ve sürtme hareketleri önerilmez. Takip eden günlerde çok hafif şişlik, kızarıklık ve pullanma olabilir. Bazı hastalarda bu durum 1-3 gün sürebilir. Bu süre içinde güneşten korunma özellikle önem taşır.
Enzimatik Peeling
Enzimatik peeling, pek çok aktif madde birleşiminden oluşan ürünün, leke tedavisi amacıyla deriye uygulanmasıdır. Amaç derinin üst tabakasının soyulması ve lekelerin azaltılmasıdır. Lekelerin görünümünde azalmanın yanında derinin yenilenmesi, ince çizgilerin giderilmesi, gözeneklerin küçülmesine de yardımcı olur.
Uygulama doktor tarafından yapılır ve önerilen süre boyunca ilgili alanda (yüz, boyun, dekolte, el vb.) kalır. İşlem esnasında yanma, batma gibi etkiler beklenmez. Ürünü temizledikten sonraki günlerde kızarıklık, soyulma, kabuklanma ve bazen su toplamaları gelişebilir. Hasta bu sürede doktorun önerdiği tedavileri uygulamaya ve güneşten korunmaya devam eder. İyileşme süresi 1-2 haftadır, bazı hastalarda bu süre uzayabilir.
Uygulama tek seans olarak yapılır. Şikayetlerin yoğunluğuna göre bazı hastalarda doktor ek uygulama önerebilir. Seans öncesi ve sonrasında doktorun önereceği ürünleri kullanmak başarıyı etkiler. Hasta tüm tedavi boyunca güneşten korunmalı ve yüksek koruma faktörlü kremleri kullanmalıdır. Tedavi öncesindeki hafta ve tedavi sonrasında en az bir ay süre ile lazer, ağda, kese gibi uygulamalar yaptırılmamalıdır. Çok sıcak su ile yıkama, solaryum, sauna, hamam gibi aktivitelerden uzak durulmalıdır.
Mezoterapi
Mezotreapi ince iğneler kullanılarak derinin orta tabakasına çeşitli ilaçların, aminoasitlerin, vitaminlerin uygulandığı bir yöntemdir. İlk kez 1952 yılında Fransız doktor Micheal Pistor tarafından tanımlanmıştır. Mezoreapi uygulamaları tüm dünyada yaygın olarak uzun yıllardır kullanılmaktadır.
Derinin bağ dokusu içindeki başlıca hücreler fibroblastlardır. Fibroblastların sentezlediği kolajen, elastin ve fibronektin ise deriyi sıkılaştıran, sarkmayı engelleyen dolayısıyla yaşlanmaya karşı çalışan deri elemanlarıdır. Anti-aging amaçlı uygulanan mezoterapiler başlıca bu alanı hedefler. Deri daha parlak ve canlı bir görünüm kazanır. Tekrarlayan uygulamalarla kırışıklık derinliği azalır, deri daha diri ve sıkı bir hal alır. Uygulama yüz, boyun, dekolte bölgesi ve el sırtına yapılabilir. Aynı zamanda daha derin uygulamalarla yağ hücrelerini hedef alınarak, yağın erimesi, yağ hücrelerinde azalma ve küçülme sağlanabilir. Saçta ise kan dolaşımını artırıp, kıl foliküllerinin beslenmesini sağlar.
Mezoterapi çeşitli saç dökülmeleri, yüz gençleştirme, gövdedeki bölgesel yağlanma, selüloit, stria (çatlak) tedavileri, leke ve iz tedavilerine destek olarak kullanılabilir. Etkinliğin sağlanması için birden fazla etken madde içeren karışımlar kullanılır. Mezoterapi solüsyonları genel olarak çeşitli vitaminler, mineraller, aminoasitler ve antioksidanlar içerir. Hiyarulonik asitli karışımlar da dolgunluk, nem ve elastikiyet kazandırarak deriyi destekler. Ticari olarak hazırlanmış mezoterapi solüsyonlarının yanında doktorun kendisinin hazırladığı karışımlar da kullanılabilmektedir. İstenen sonucu elde edebilmek tekrarlayan seanslar gerekebilmektedir.
Yüz uygulamalarında solüsyonlar mezoterapi için özel üretilmiş uygulama tabancası veya ince iğne uçları ile deri altına belli aralıklarla enjekte edilir. Derin kırışıklıklarda çizgi şeklinde enjeksiyon yöntemi de kullanılmaktadır. Saçlı deride yine mezoterapi tabancaları uygulama tercih edilmektedir. Genellikle iyi tolere edilir. İğne uçları çok ince olduğu için morarma gibi yan etkiler nadiren gelişir. Uygulama sırasında ağrı olmaz, hassasiyet hissedilebilir. Bildirilmiş önemli bir yan etkisi yoktur. Tedavi sonrası hasta günlük aktivitelerine dönebilir ve işlem sonrasındaki gün makyaj yapılabilir.
Fibroblast Kültürü Tedavisi
Halk arasında kök hücre tedavisi olarak bilinen filroblast kültürü uygulaması, hastanın özel laboratuvarlarda üretilmiş edilmiş kendi fibroblastlarının enjeksiyonudur.
Yaşlanma ile birlikte dermişte (derinin alt tabakası) bulunan kolajen ve elastin liflerin azalması deride kıvrımlara, kırışıklıklara yol açmaktadır. Fibroblastların ürettiği kolajen vb. lifler ile bahsedilen etkilerin giderilmesi ve kişinin daha genç bir deriye sahip olması hedeflenir. Hücreler hastanın kendi dokusundan kaynaklandığı için yan etki riski yoktur. Deri içine dolgu, mezoterapi gibi yabancı madde yapılamasını tercih etmeyenler için iyi bir seçenektir.
Kişinin kendinden, genellikle kulak arkasından biyopsi ile küçük bir doku parçası ve 50 CC kan alınır ve özel koşullarda fibroblast adı verilen hücreler üretilir. Biyopsi alınan yer genellikle bir hafta içinde iyileşir ve yara yeri pek çok hastada fark edilmez.
Fibroblastlar üretildikten sonra küçük iğnelerle uygulanır. Lokal anestezik bir krem sürülmesinin ardından enjeksiyon tekniği ile yaklaşık 20 milyon hücre deriye verilir. Enjeksiyonlar iki hafta ara ile iki kez yapılmalıdır. Uygulamanın etkinliği çeşitli çalışmalarla gösterilmiştir.
PRP
PRP (Platelet rich plasma/ trombositten zengin plazma) kişinin işlemden geçirilmiş kendi plazmasının kendine enjekte edilmesi esasına dayanır. Trombositlerden salınan çeşitli büyüme faktörleri ve sitokinler hücre büyümesini ve iyileşmesini stimule eder. Derinin yaşlanmasını yavaşlatmanın yanı sıra saç dökülmesinde de etkili olmaktadır.
Saç dökülmesi, yaşlanma etkilerini giderilmesi ve güneş hasarı bulunan deriye uygulanması dışında yara iyileşmesi, eklem hasarı gibi bazı ortopedik sorunlarda da yararlı olduğu gösterilmiştir.
Uygulamada hastanın kendi venöz kanı alınmakta, santrifüje edilip iğne ile deride birden fazla yere enjekte edilmektedir. Uygulama steril koşullarda deneyimli bir dermatolog tarafından yapılmalıdır. Öncesinde lokal anestezik uygulanmaktadır.
Mikroiğneleme
Mikroiğneleme dermastamp; dermaroller veya dermapen gibi cihazların ucuna yerleştirilmiş çok ince çelik iğneler ile deri yüzeyinde mikroskopik kanallar oluşturulmasıdır. Yapay olarak oluşturulmuş yaraların tamiri esnasında salınan çeşitli büyüme faktörleri ve sitokinler ile cilt yenilenmiş olur. Tek başına etkili olabileceği gibi beraberinde büyüme serumları, hiyarulonik asit, mezoterapi, PRP gibi yöntemlerle de kombine edilebilir. Açılan kanalların hemen öncesinde veya sonrasında uygulanacak ürünlerin daha hızlı ve daha derine etki etmesini sağlanmış olur. Yara ve sivilce izlerinin silinmesi, anti-ageing amaçlı, ince kırışıklıkların giderilmesi, çatlak tedavisi, geniş gözenekli cilt yapısının azaltılması ve saç dökülmesi tedavilerinde kullanılmaktadır. İşlemler, seanslar halinde uygulanır. Yapılan amaca bağlı olarak seans aralıkları 2-6 hafta arasında değişebilir.
İşlem sırasında bir miktar ağrı olabilmektedir. Uygulama öncesinde anestezik krem uygulanması, ağrıyı azaltabilir. İşlem esnasında küçük kanama odakları oluşması normaldir. İşlemden sonra gelişen kızarıklık genellikle birkaç saat içinde azalır. Bazı bireylerde hafif kızarıklık ve hafif ödem bir-iki gün devam edebilir. İşlemi takiben önerilen kremler kullanılmalıdır. Seans sonrasındaki günlerde güneşten çok iyi korunmak gerekir.
IPL
IPL (Intense pulse light/ Yoğun atımlı ışık sistemi), lazer gibi doğrusal olmayıp saçılarak çevre dokuya yayılan bir yoğun ışık kaynağıdır. Tedavi sırasında tüm kromoforlar (yüzeyel melanin, kıl kökü, melanin ve hemoglobin) aynı anda hedeflenir. Bu nedenle oldukça güçlü etki gösteren IPL’in yan etki potansiyeli de yüksektir ve sadece deneyimli hekimler tarafından kullanılmalıdır.
Uygulama sırasında hastanın gözleri özel gözlüklerle koruma altına alınır. Işığın deriye daha etkin ulaşması için ultrason jeli sürülür. Hastanın deri tipi ve hedef lezyona göre seçilen filtreler başlığa yerleştirilerek uygulama yapılır. İşlem genellikle iyi tolere edilir. Seans süresi uygulama alanının genişliğine göre değişmekle birlikte 10-30 dakikadır. Uygulama aralıkları 3-4 haftadır. Seans sayıları hastanın deri tipi, lekenin tipi ve kalınlığı, leke süresi, damar derinliği gibi pek çok faktöre bağlı olarak değişmektedir. Uygulama sonrası hasta günlük yaşamına devam edebilir. Nemlendirici kremler ve güneşten koruyucular önerilir.
IPL kullanım alanları
- Cilt yenileme (rejüvenasyon)
- Güneş hasarının azaltılması
- Kırışıklıkların azaltılması
- Yaşlılık lekelerinin tedavisi
- Kılcal damar ve kızarıklık tedavisi
- Epilasyon
Pulse Dye Laser (PDL) (Darbeli Boya Lazeri)
Yoğunlaştırılmış bir biçimde, 595 nm. dalga boyundaki darbeli boya lazer ışınları, deri altı kan damarlarını hedefleyerek çalışır. Özellikle doğuştan olan veya sonradan gelişen damarsal lezyonlar üzerinde etkilidir. Çocuk ve erişkin hastalarda doğum lekelerinin tedavisinde etkinliği ve güvenilirliği kanıtlanmış altın standart kabul edilen bir tedavi metodudur.
Uygulama esnasında cilt yüzeyinde kahverengi renk değişikliği meydana gelir. Bu renk değişikliği kalıcı değildir. En fazla 1-2 hafta içerisinde zamanla solar ve 2. haftanın sonunda normal cilt rengi geri gelir. Damar lezyonu her uygulamadan sonra bir öncekinden daha soluk hale gelir. Lazer tedavisi ile taranan alanda cilt renginde bir koyulaşma(morarma) olur. Bu durum 1-2 hafta içerisinde azalarak kaybolur. Bu sürenin sonunda cilt normal rengine geri döner. Uygulama alanında şişlik oluşabilir ancak en fazla 72 saat devam eder ve tamamen geçicidir.
Kırmızı yüz ve Rosasea uygulamalarından sonra ise morarmadan ziyade kısa süreli kırmızılıklar izlenir.
Uygulama bitiminde hastanın cildine yumuşatıcı bir krem ve güneş koruyucu tatbiki yeterli olur. Özellikle göz çevresine oluşabilecek şişliği önlemek için buz uygulaması yapılabilir. İşlemden sonra hasta genellikle bir ağrı hissetmez. Oluşan kahverengi değişikliğin kamuflajı için 72 saatten sonra kapatıcı kullanımının hiçbir sakıncası yoktur. Uygulamadan sonra hasta günlük yaşamına hemen geri dönebilir.
Uygulama seanslarla devam eder. İstenilen sonucun alınması ortalama 2-6 seans arasında değişkenlik gösterir. Seans aralarının 4-6 hafta olması önerilir. Bir damar lezyonunun tedavi olacağı seans sayısı o lezyonun büyüklüğüne, derinliğine, koyuluğuna, tipine, doğuştan veya sonradan meydana gelmiş oluşuna bağlı olarak farklılık gösterir.
PDL Lazer kullanım alanları
- Şarap lekeleri, Porto Şarabı lekeleri (Port-wine stain), Gül lekesi
- Hemanjiom (İyi huylu damar tümörleri),
- Kılcal damar genişlemeleri (Telenjiektazi)
- Örümcek benler
- Cildin kızarma eğilimi (Flushing)
- Yüzde Gül Hastalığı (Rosacea)
- Hipertrofik yara izi ve keloid
- Siğiller
PDL, yukarıdaki yaygın kullanım alanlarının dışında zemininde damarsal problem barındıran pek çok deri hastalığında kullanılabilmektedir
Nd: YAG Lazer
Neodymium Yag (Nd:YAG) lazer; 1064 nm. dalga boyunda ve diğer lazerlerden daha derin dokulara ulaşama kapasitesine sahiptir. Su, melanin ve hemoglobini hedef olarak kullanan bu lazer sistemi dermatoloji pratiğinde oldukça geniş endikasyonlarda kullanılmaktadır. Yaygın olarak damarsal lezyonların tedavisinde, cilt yenilemede (rejüvenasyon), akne, rozasea, siğil ve tırnak mantarı tedavileri kliniğimizde sıklıkla yaptığımız uygulamalardır.
Uygulama yapılacak alana göre işlem öncesinde lokal anestezik kremler kullanılabilir. İşlem sırasında deri yüzeyini korumak için soğutucular kullanılır. Sonrasında yapılandırıcı kremler ve güneş koruyucu kremler önerilir.
Nd: YAG lazer kullanım alanları
- Non-ablatif cilt yenileme (Yara oluşturmadan cilt yenileme)
- Mavi damarlar (4 mm’ye kadar kalınlığı olanlar)
- Telenjekteziler (ılcal Dadmarlar / ince yüzeyel olanlar)
- Örümcek damarlar
- Kiraz benler (cherry hemanjiomlar)
- Akne (sivilceler)
- Skar ve iz tedavisi
- Tırnak mantarı tedavisi
- Siğil tedavisi
- Epilasyon