INTRA-ARTERİYEL KEMOTERAPİ (İAK)


Intra-arteriyel kemoterapi (İAK) kanser öldürücü ilaçların konsantre dozlarını doğrudan gözün etkilenen bölgeleri içine enjekte etme yöntemidir.  IAK ünilateral retinoblastoma (B, C, ve D grupları) ve bilateral retinoblastomada (D ve E grupları) ilk tedavi olarak gösterilmekte ve tekrarlayan/ısrarlı tümörlerde veya tekrarlayan/ısrarlı subretinal tohumlarda ikincil tedavi olarak kullanılmaktadır.

Retinoblastomada IAK kullanımı ilk olarak 1958'de ortaya çıkmıştır. Selektif oftalmik arter infüzyonu ilk olarak 1998'de %97.5'lik bir teknik başarı oranıyla kullanılmaya başlanmıştır. 2006'da şu an kullanılan yöntem olan ve oftalmik arterin rehber tel kullanılarak doğrudan kateterizasyonuna olanak tanıyan süper selektif göz içi arter kemoterapisi kullanılmaya başlanmıştır.
 

Ölümcül bir çocukluk tümörüne karşı

Retinoblastoma gözün arkasını kaplayan sinir dokusu katmanında (retina) ortaya çıkar ve tüm çocukluk kanserlerinin %3'ünü oluşturur. Tedavi edilmezse ölümcül olan bir tümördür. 1990'lara kadar standart tedavi radyasyon tedavisi veya etkilenen gözün cerrahi olarak tamamen alınmasıydı (enükleasyon). Tedavideki gelişmeler kemoterapinin tümör alanına doğrudan verilmesi de dahil olmak üzere seçenekleri artırarak sonuçları daha iyi hale getirdi.

IAK ve diğer tedavilerle, retinoblastoma hastası çocukların sağkalım oranı %100'e yakın olmakta ve bu çocukların çoğunda görme yetisine sahip iki göz de korunmakta.
 

Kısa tedavi süreçlerinde yüksek kesinlik

IAK'de, kemoterapi dozu gözün arkasındaki ana kan damarı olan oftalmik artere verilmekte. Bu yolla, kemoterapinin sistemik dağılımı ve istenmeyen yan etkileri de azaltılmakta. Çoğu vakada dört hafta arayla üç IAK tedavisi verilmekte.


Çeşitli göz içi retinoblastoma vakalarını yönetmek

  • Basit veya ileri evre (D/E grubu)
  • Ünilateral veya bilateral (her iki gözü de tedavi eden)
  • İlk (daha önce tedavi almamış) veya ikincil (daha önce başarısız olmuş geleneksel yönetim sonrası) yaklaşımı

 

IAK'nin avantajları

  • İlk veya ikincil (başka yöntemler denedikten sonra) tedavi olarak kullanıldığında ileri evre retinoblastoma için etkili bir tedavi.
  • Sistemik tedaviye göre enükleasyondan daha başarılı bir şekilde kaçınıyor.
  • Daha kısa tedavi süresi.
  • Tümör daha yüksek bir kemoterapi  dozunu doğrudan aldığı için damar içi (sistemik) kemoterapiye kıyasla sistemik toksisiteyi azaltıyor.
  • İleri evre retinoblastomada görülebilen kısmi retina dekolmanını çözebiliyor.
  • Koç Üniversite Hastanesi'ndekiler gibi yetkin ve deneyimli doktorlar tarafından uygulandığında yüksek bir başarı oranı bulunuyor.
  • Hastaların sağkalımını engellemiyor.