Kapsamlı Çocuk Diyabet Programı
Diyabet daha çok erişkinlerin hastalığı olarak bilinmekle birlikte küçük yaşlardan itibaren çocuklarda da görülür. Çocuklarda görülen Tip 1 diyabet, kan şekerini düzenleyen insülin hormonunun kalıcı eksikliğine bağlıdır. Bu nedenle diyabetli çocuklar tanı aldıkları günden itibaren günde en az 4-6 kez kan şekerlerini ölçmek ve buna göre enjeksiyonla ya da insülin pompası ile dışardan insülin hormonu almak zorundadır.
Diyabetli çocukların uzun dönemli izleminde ve sağlıklı yaşam sürmelerinde insülin ve teknolojiler kadar diyabet eğitimi de önemli etkiye sahiptir. Son yıllarda karbonhidrat sayımına dayalı “Esnek Diyabet Tedavisi” ile diyabet, çocuklar ve aileler için bir yük olmaktan çıkmaktadır. Diyabetli çocukların ve ailelerinin kaygılarının azalmasında da eğitim çok önemli bir etkiye sahiptir. Diyabet tanısı konan çocuklara hastaneye yattıklarında temel bilgiler verilmekle birlikte diyabetli çocukların doktor, hemşire, diyetisyen ve deneyimli diyabetlilerle birlikte yaşamasına dayanan diyabetli çocuk kampları da çok etkili bir eğitim imkanı sağlamaktadır.
Bütün bunların yanında diyabetli çocukların okulda desteklenmeleri, diyabetle baş etme güçlerinin artırılması (direnç kazanmaları), ruhsal sorunların erken saptanması, diyabetle barışık (“arkadaş”) bir yaşam sürmeleri, erişkin yaşama geçerken rehberlik almaları ve desteklenmeleri gerekmektedir.
Kapsamlı Çocuk Diyabet Programı aşağıdaki temel ögeleri içermektedir:
- İlk başvuru Tip 1 diyabetli için asgari 45 dakika hekim görüşmesi ve tedavi önerilerini/glisemik hedefleri içeren bir yazılı belge verilmesi
- Temel eğitim güncellemesi ve ileri eğitim (1 kez hemşire, 3 kez diyetisyen, 1 kez psikolog görüşmesini içeren görüşmeler- karbonhidrat, protein ve yağ sayımı, egzersiz yönetimi eğitimi)
- Diyabet ekibi ile sürekli iletişim imkanı
- En az iki ziyaretten birinde diyetisyen görüşmesi
- Mümkün olan her çocuğun Sürekli Glukoz İzlem Sistemleri (sensör) kullanması
- Mümkün olan her çocuğun insülin pompası kullanması
- Programlarımıza erişimi kolaylaştırmak için “İlk Başvuru Eğitim Paketi” ve “İnsülin Pompa Tedavisi Paketi” olmak üzere iki paket tanımlanmış ve bu şekilde ödeme kolaylığı sağlanmıştır.
İnsülin Pompa Tedavisi ve İleri Teknolojiler Programı
Tip 1 diyabet tedavisinde son yıllarda yeni insülinlerin kullanılmasının yanı sıra önemli teknolojik ilerlemeler de oldu. “Akıllı insülin pompası” ile
insülin tedavisi daha fizyolojik şekilde yapılabilir hale gelirken, öte yandan sürekli kan şekeri ölçüm sistemleri, parmaktan kan alınarak yapılan kan şekeri ölçümünün yerini almak üzere. Bu ilerlemeler ile “Yapay Pankreas” ve “Biyonik Pankreas” gibi kan şekeri ölçümü ile insülin verilmesini otomatik hale getiren sistemlerin uzak olmayan bir zamanda rutin tedavide kullanılması da mümkün hale gelmiştir. Bölümümüzde insülin pompa tedavisi ve sensör teknolojisinin ülkemizde bulunan tüm ürünleri uygulanmaktadır. Koç Üniversitesi Hastanesi’nde takip edilen Tip 1 diyabetli çocukların yüzde 20’si insülin pompası, yüzde 46’sı ise sürekli glukoz izlem sistemi kullanmaktadır.
Koç Üniversitesi Çocuk Diyabet Ekibi olarak, insülin pompasının tek başına önemli bir katkısının olmayacağının bilincindeyiz ve bu nedenle de başta karbonhidrat sayımı olmak üzere kapsamlı diyabet eğitimini temel alıyoruz. Çocuk/ergen-aile ve ekibin ortak kararı ile pompa takılmasına karar veriyoruz ve öncesinde karbonhidrat sayımı/yönetimi eğitimi almış olmalarını ve uygulamalarını istiyoruz. İnsülin Pompa Tedavisi ayaktan ve 3 günlük bir süreci ve sonraki kontrolleri kapsıyor.
İnsülin Pompa Tedavisi
1.Gün
- Sabah, diyetisyen ve psikolog görüşmesi, İnsülin/karbonhidrat oranı ile İnsülin Duyarlılık Faktörünün belirlenmesi,
- Öğleden sonra pompa ile ilgili teknik eğitim, distile su ile demo pompa takılması ve evde enjeksiyon ile tedaviye devam
2.Gün
- Varsa CGMS verilerinin ve glukometrenin download edilmesi
- Pompa fonksiyonlarının öğretilmesi
- Hipoglisemi ve hiperglisemi yönetimi eğitimi
- Ekip oturumu, bazal hız ayarları
- Demo pompada insüline geçiş
- Rapor çıkarılması
3.Gün
- Soruların cevaplanması
- Gözden geçirme
- Set değişimi
- Egzersiz yönetimi eğitimi
- Hastalık durumlarında yönetim
2 hafta sonra
- Pompa ve sensor download raporu
- Ayarların gözden geçirilmesi
- Modellerin açılması
- Detaylı sensör eğitimi, alarmların açılması
1 ay sonra
- Pompa ve sensor download raporu
- Ayarların gözden geçirilmesi
Diyabetli Çocuk Aileleri Dayanışma ve Rehberlik (Mentörlük) Programı
Tip 1 diyabetli çocuklarda tanı sürecinin ve sonrasının ele alınma şekli, ebeveynlerin tutumu, çocuğun durumuyla ilgili algısı ve sosyal destek gibi konular oldukça önemli olmaktadır. Ailelerin diyabetle ilgili sağlık personellerinin yanı sıra deneyimlerini paylaşabilecekleri, destek alabilecekleri kişilerle iletişim halinde olmaları ruhsal durumlarını olumlu yönde etkileyip, dirençlerini artırmaktadır.
Diyabetli Çocuk Aileleri Dayanışma ve Rehberlik (Mentörlük) Programı, doğru bilgiye ulaşımı artırma, deneyimli ve iyi yönetim sağlayan aileleri mentor olarak geliştirerek diğer Tip 1 Diyabetlileri ve ailelerini yakından desteklenmesini sağlamayı hedeflemektedir. Aşağıda bu programın amaçları yer almaktadır:
- Tip 1 Diyabetli çocuk ve aileleri için deneyimlerini, sorularını ve bilgilerini paylaştıkları, aynı zamanda uzmanların bilimsel bilgileri paylaştığı bir sanal ortam yaratmak, bu amaçla www.arkadasimdiyabet.com sitesinden yararlanmak,
- Aileler arasında gönüllü ve mentörlük yapabilecek kişileri eğitmek,
- Rehber (Mentor) olarak belirlenen kişilere belirli sayıda aile verilerek (çocukların benzer yaşlarda olması veya tanı alması, yakın yerlerde ikamet etmesi gibi özellikler göz önünde bulundurularak) onlara diyabet yönetimi, sosyal destek gibi konularda (ihtiyaç halinde hemen) yardımda bulunmasını sağlamak
- Yeni tanı Tip 1 diyabetli çocukları ve ailelerini hastanede ziyaret etmek ve destek süreçlerinde yer almak,
- Ailelerin ve çocukların bir araya geldiği sosyal aktiviteler düzenlemek ve paylaşımları güçlendirmek.
- Maddi olanakları yeterli olmayan ailelere gönüllü yardımlarda bulunmak.
Arkadaşım Diyabet İznik Kampı
“Arkadaşım Diyabet Kampları”, diyabetli çocukların eğitim ve sağlıklarını iyileştirmek amacıyla 1997’den beri İznik’te, 2011’den beri Diyarbakır’da (2016’dan beri ortak olarak İznik’te) düzenlenmektedir. Kampta eğitim, temel konuların ders olarak anlatılması yanında, grup çalışmaları ve deneyim paylaşımı ile yapılmaktadır. Yaşlara göre dağılımı yapılan grupların, “Diyabet tedavisine genel yaklaşım”, “Diyabetle barışık olmak ve baş edebilmek”, “Tip 1 diyabet ve egzersiz”, “İnsülin pompa tedavisi ve yeni teknolojiler”, “Karbonhidrat, protein ve yağ sayımı”, “İnsülin dozlarının ayarlanması”, “Evde hiperglisemi ve ketonemi yönetimi” konularında eğitimi ve deneyim paylaşımı amaçlanmaktadır. Eğitim saatleri dışındaki zamanlarda yüzme başta olmak üzere çeşitli spor, eğlence ve sanat aktiviteleri düzenlenmektedir. Kampta en az 2 öğretim üyesinin sorumluluğunda çocuk endokrinoloji uzmanları, çocuk sağlığı ve çocuk ruh sağlığı hekimleri, diyetisyenler, diyabet hemşireleri, psikologlar, tıp, diyetisyenlik ve hemşirelik okulu öğrencileri ve aktivite liderlerinden oluşan bir ekip 24 saat görev yapmaktadır. Ayrıca deneyimli diyabetli abi ve ablalar grup lideri ve “rol model” olarak kampta 24 saat çocuklarla her anı paylaşmaktadır.
Detaylı bilgiye
Arkadaşım Diyabet İznik Kampı sayfasından ulaşabilirsiniz.
Arkadaşım Diyabet Aile Kampı
1997’den beri İznik’te, 2011’den beri Diyarbakır’da (2016’dan beri ortak olarak İznik’te) düzenlenen “Arkadaşım Diyabet Kampları” diyabetli çocukların eğitim ve sağlıklarını iyileştirmeyi amaçlıyor. Bu kamplara çocuklarını gönderen birçok aile, kendileri için de kamp düzenlenmesini, çocuklarının aldığı kapsamlı eğitimi kendilerinin de almak istediklerini, ayrıca çocukları gibi kendilerinin de diyabetli çocuğu olan başka aileler ile deneyim paylaşımı ve etkileşime ihtiyaçları olduğunu ifade ediyorlar. Yıllar içinde hep dile getirilen bu isteğe cevap vermek, diyabetli çocukların daha iyi tedavisi için yeni oluşan eğitim ihtiyaçlarını karşılamak, “Kapsamlı Çocuk Diyabet Programı” adını verdiğimiz çalışmalarımızdaki “değer yaratma zincirini” tamamlamak amacıyla 2018’den itibaren “Arkadaşım Diyabet Aile Kampı” düzenlemeye başladık. Bu kampa diyabetli çocukların yanı sıra anne ve babalar ile diyabetli olmayan kardeşler de katılabiliyor.
Detaylı bilgiye
Arkadaşım Diyabet Aile Kampı sayfasından ulaşabilirsiniz.
Okulda Diyabet Programı
Diyabetli çocuklar günün büyük bir kısmını (günde 8-10 saate kadar) okul personelinin gözetimi altında geçiriyor. Okulda bulundukları zaman aralığında glisemik kontrolün sağlanamaması diyabet yönetimini olumsuz etkiliyor. Başta öğretmenler olmak üzere okul personeli, yeterli eğitim almadıklarında diyabet yönetiminin gereklerinin yapılması ve optimal kan şekeri kontrolü sağlanmasında zorluklar yaşayabiliyorlar. Ayrıca, yaş ve yeterliliğe bakmaksızın, Tip 1 diyabetli tüm öğrencilere okulda geçirdikleri zaman boyunca destek olmak gerekiyor ve burada okul personelinin gözetimi büyük önem taşıyor. Pek çok okulda okul hemşireleri olmadığı için kan şekeri takibi ve insülin tedavisi ebeveynlerin ve diğer okul personelinin sorumluluğuna kalıyor. Ülkemizde 2010 yılından beri
Okulda Diyabet Programı’nı uyguluyoruz ve bu program çerçevesinde birçok aktivite yapılıyor.
Koç Üniversitesi Çocuk Diyabet ekibi olarak bu program kapsamında her ayın son cumartesi günü “Okulda Acil Diyabet Bakımı Eğitim Programı”nı düzenliyoruz. Ekim 2018’den beri bu kurslara 60 öğretmen ve hemşire katıldı.
Diyabet Eğitim Programı
Bölümümüz tarafından, hem izlediğimiz diyabetli çocuk ve ailelerinin eğitimine hem de ülkemizdeki diyabetli çocuk ve ailelerinin eğitimine destek olmak üzere “Diyapedia” isimli bir online eğitim programı başlatılmıştır. Bu program çerçevesinde yapılan bütün eğitim etkinlikleri
Vehbi Koç Vakfı Sağlık Kuruluşları canlı yayın ve video portalı üzerinden yayınlanmakta ve bu etkinliklerin kayıtlarına daha sonra da yine aynı portal üzerinden ulaşılabilmektedir.
Ekibimiz tarafından son yıllarda “Şekerli Çocuğun Günlüğü”, “Şimdi Diyabetle Arkadaş Olma Zamanı” ve “Şimdi Diyabetle Yaşamayı Öğrenme Zamanı” isimli eğitim kitapları yayınlanmıştır. Bölümümüzce üretilen bu kitaplara ve sunumlara
Arkadaşım Diyabet sitesinden ulaşılabilmektedir.
Arkadaşım Diyabet Basketbol Gösteri Maçı ve Arkadaşım Diyabet Koşusu
Diyabetli çocukların ve gençlerin sorunlarından birisi de toplumun Tip 1 diyabeti tanımaması, bilmemesidir. İlk kez Tip 1 diyabetli bir çocukla karşılaşanlar çoğu zaman onların normal bir yaşam sürdüremeyeceklerini, örneğin herkes gibi evlenip çocuk sahibi olamayacaklarını, ya da bir takımda sporcu olarak yer alıyorlarsa, spor yaşamına veda etmeleri gerektiğini düşünür. Bazı iş sahipleri ve insan kaynakları yetkilileri ise Tip 1 diyabetli gençleri işe almak konusunda isteksiz davranır. Bütün bunlardan dolayı bazı çocuklar diyabetli oldukları bilinirse kendilerine farklı davranılacağı düşüncesinden bir türlü kurtulamaz.
Oysa günümüzde diyabetli çocuklar ve gençler uygun tedavi ile normal ve başarılı bir yaşam sürebilirler ve “
Diyabetle Arkadaş Olarak” kendi yaşıtları gibi her şeyi yapabilirler. Örneğin diyabetli bireyler arasında basketbol oyuncusu Alper Saruhan ve maratoncu Gürkan Açıkgöz gibi başarılı birçok sporcu vardır. Alper Saruhan, “TV programlarındaki hayatın değil diyabetli çocukların hayatının esas ‘Survivor’ (zor koşullara rağmen hayatta kalan kişi) sıfatını hak ettiğini, kendi yaşamının diyabetli olarak başarılı bir sporcu olunabileceğini gösterdiğini, hedeflere ulaşmada diyabetin bir engel olmadığını, diyabetle arkadaş olarak tüm zorlukların aşılabileceğini” ifade ederek diyabetli çocuk ve gençlere örnek olmaktadır.
Tip 1 diyabetin spor yapmaya engel olmadığı gibi, Tip 1 diyabetlilerin sporla yaşamlarında fark yaratabileceklerine dikkat çekmek amacıyla, 2017 yılından beri Türkiye Basketbol Antrenörleri Derneği ile Tip 1 diyabetli basketbolcular ile ünlü basketbolcuların karşı karşıya geleceği bir gösteri maçı ve yine 2017 yılından beri Koç Spor Topluluğu ile İşbirliği yapılarak Bağlarbaşı Korusu’nda Arkadaşım Diyabet Koşusu düzenlenmektedir.
Kapsamlı Obezite Programı
Şişmanlık ve başta diyabet olmak üzere şişmanlığa bağlı hastalıklar çağımızın en önemli halk sağlığı sorunu haline geldi. ABD gibi bazı ülkelerde şişmanlıktan ölenler, açlıktan ölenleri geçmiş durumda. Ülkemizde de son yıllarda yapılan araştırmalar erişkinlerin yüzde 30’dan fazlasının, çocukların ise yüzde 20’sinin fazla kilolu ve şişman olduğunu gösteriyor.
Ülkemizde yakında zamanda WHO’nun önerdiği yöntemle ilkokul ikinci sınıf öğrencilerinde yapılan “Çocukluk Çağı Obezite Araştırması”nda şişmanlık sıklığı yüzde 8,4, fazla kilolu (şişmanlık riski olan) sıklığı yüzde 14,3 oarak saptandı. Şişmanlık sıklığının kentlerde kırlara göre 3 kat fazla olduğu belirlendi. Benzer fark İstanbul/Batı ile Doğu/Güneydoğu için de geçerli. Bu veriler çocuklardaki şişmanlık artışında yaşam ve beslenme tarzının ne kadar belirleyici olduğunu gösteriyor. Kentlerdeki ve Batıdaki çocuklar küçüklükten itibaren fazla kalori içeren ve yendiğinde/içildiğinde keyif veren ve bu nedenle de ömür boyu yeme alışkanlığı yaratan ürünlerle daha çok karşılaşıyor ve erken yaşlarda şişmanlamaya başlıyorlar. Hepimiz, “abur-cubur” ürünlerin başta süpermarketler olmak üzere “ her yerde” olduğunu, bu ürünlerin ucuz ve “güvenli” (güvenli ama sağlıksızlar oysa) olduğu algısının yaratıldığını, çoğu zaman çizgi film karakterlerinin bu ürünlerin tanıtımında kullanıldığını ve çocuklar için sevimli hale getirildiğini biliyoruz. Önüne çubuk kraker konan çocuklardan besin reklamı seyredenler, seyretmeyenlere göre yüzde 40 daha çok kraker yiyor. Bütün bunların gerisinde ise “abur-cubur” ve işlenmiş ürünlerin içindeki şeker miktarının fazlalığı ve hızlı emilen şeker üzerinden gerçekleşen “besin bağımlılığı” süreçleri yatıyor.
Şişmanlık bir toplumda önce fazla kiloluların, sonra şişmanların, sonra şişmanlığa bağlı Tip 2 diyabet gibi hastalıkların, daha sonra ise bu hastalıklara bağlı yaşam süresi kısalması ve sakatlıkların artması, en son aşamada ise şişmanlığın kuşaktan kuşağa geçmesini sağlayan epigenetik birikimlerin oluşması evrelerinden geçerek ilerleyen karmaşık bir sorun. Bu açıdan bakıldığında çocukların şişmanlıktan korunması ve şişman olanların tedavisi çocukların sağlığının korunması kadar erişkin sağlığının, dolayısıyla toplum sağlığının korunması bakımından da en önemli strateji olarak kabul ediliyor.
Koç Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrin Ekibi olarak, 27 yıldır kazandığımız deneyim ve birikimleri, yeni imkanlarla obez çocuklara sunmaktan mutluyuz. Ekip olarak aşağıdaki hizmetleri veriyoruz.
- İlk başvuruda kapsamlı değerlendirme ve kişiye özel yaklaşımların belirlenmesi
- İnsülin direnci değerlendirilmesi ve tedavisi
- Besin tüketim alışkanlıklarının ve vücut kitlesi bileşenlerinin (yağ, kas ve kemik dokusu oranları) analizi
- Yapılandırılmış sağlıklı beslenme eğitimi
- Obezite derecesi ve kişisel özelliklere göre beslenme planlanması (diyet) ve yakından izlem
- Kişiye özel egzersiz planlanması
- Psikososyal değerlendirme ve destek
- Okulda destek ve “damgalanmanın” önlenmesi
- Yeni obezite ilaçları ile tedavi
- Gerekli olan adolesan obezlerde Koç Üniversitesi Hastanesi Metabolik Cerrahi Birimi işbirliğiyle “Metabolik Cerrahi” planı.