Yazan / Onaylayan : Prof. Dr. Vedat Şar

Dikkat eksikliği bozukluğu (DEB) Nedir?

Dikkat eksikliği bozukluğu (DEB), sanıldığının aksine, sadece çocukluk ve ergenliği değil, tüm yaşamı etkileyebilen bir belirtiler topluluğudur. Günümüzde nöro-gelişimsel ve biyolojik kökenli bir sendrom olduğu genellikle kabul edilmektedir. Ancak bu belirtileri çok değişik nedenlerle, örneğin başka psikiyatrik ve psikolojik sorunlara bağlı olarak yaşamının bir döneminde gösterenlere de rastlanır. Nörogelişimsel kökeni belirgin olan DEB uyarıcı ilaç tedavisi gerektirir. Ancak başka nedenlerle ortaya çıkan DEB belirtileri ilaçtan yarar görmeyeceği ve hatta kötüleşebileceği için psikiyatri uzmanı tarafından ayırt edilmelidir. DEB kendisi de başka psikiyatrik bozuklukları da taklit edebilir (örneğin anksiyete, depresyon, dissosiyatif bozukluk). Buna karşın, uzun süre DEB’e maruz kalan ve tanı ve tedavisi saplanmayan kişilerde anksiyete, depresyon, sosyal fobi gibi başka ruhsal bozukluklar tepki olarak da gelişebilir.

DEB hem bireyin dikkatini bir konuda uzun süre sürdürememesi ve hem de huzursuzluk olarak görünen hareket artışı kendini gösterebilir. Ancak her iki özelliğin birlite bulunması şart değildir. Bazı bireylerde yalnızca dikkat eksikliği ağır basarken bazı insanlar ise aşırı hareketlidir.

Dikkatini bir noktada sürdüremeyen birey, hayatı boyunca bu hastalığı olmayan akranlarına oranla derslere daha az odaklanabilecek, arkadaşları ile iletişim sorunları yaşayabilecek, risk içeren davranışlara daha gözü kara girişebilecek, trafikte daha kolay hata yapabilecek, işlerine daha zor odaklanabilecektir. Aşırı hareketliliği olan bir bireyse, toplumun belirlediği kurallara uymakta zorlanabilecek, okul ve iş gibi sabırla bekleme gerektiren durumlarda zorlanabilecektir.

Psikiyatri bölümünden doktorumuz Prof. Dr. Vedat Şar tarafından hazırlanan bilgilendirici yazımızda, dikkat eksikliği bozukluğu hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz.

Dikkat eksikliği bozukluğu (DEB) daima çocukluk ve ergenlikte mi başlar?

DEB  nörogelişimsel olduğunda çocuklukta başlar, ancak farkedilmesi zaman alabilir. Bazı çocuklar zekaları sayesinde ya da daha çok çalışarak dikkat eksikliğinden kaynaklanan güçlükleri bir düzeye dek çözebilirler. Ancak yaşam görevleri büyüme ile birlikte arttığı için (örneğin okul ve eğitimin güçleşmesi) bu durum sonraki yıllarda farkedilebilir. Bazen bu durumun tanısının 40-50 yaşındaki kişilerde bile ilk kez konulabildiğine tanık olunmaktadır. Bunda, ilerleyen yaşla birlikte tablonun depresyon ve anksiyete gibi farklı görünümlere dönüşmüş olması ya da değişen performans beklentileri (örneğin işyerinde görev ve sorumlulukların artması)  rol oynamaktadır.

DEB bir sabırsızlık hastalığıdır, Hiperaktivite ile birlikte seyrettiğinde, çocuklarda günlük hayatta “Çocuğum düz duvara tırmanır, çok hareketlidir.”, “Ders çalışmak için oturuyorum beş dakika olmadan kendimi telefonla oynarken buluyorum.” İfadelerinde kendini bulur. Erişkinlerde ise “Trafikte en ufak beklemeye dahi tahammül edemiyorum.” ya da “İşlere başlayıp başlayıp yarım bıraktığımdan bir türlü sonunu getiremiyorum.” cümleleriyle kendini göstermektedir.

Dikkat eksikliği bozukluğu belirtileri nelerdir ve nasıl tanı konulur?

Her hareketlilik ya da dikkat dağınıklığı DEB değildir. Bu nedenlede bireyin gösterdiği belirtileri en doğru şekilde incelemek ve ilgili tedavisini de ona göre düzenlemek yalnızca bir ruh sağlığı profesyoneli tarafınca yapılabilir.
DEB denilebilmesi için birkaç koşula dikkat edilir: Belirtilerin en az iki ortamda görülmesi (örneğin ev ve okul gibi), bireyin sosyal hayatındaki fonksiyonelliğini etkilemesi, başlangıcının 12 yaşından önce olması ve herhangi başka bir psikiyatrik hastalık ile açıklanamamasıdır.


Dikkat eksikliği ile ilişkili semptomlar:

  • Detaylara gereken özeni gösterememe, dikkatsiz hatalar yapma
  • Oyun, okul veya ev aktivitelerinde dikkati sürdürmede zorluk çekme
  • Kendisine doğrudan hitap edildiğinde bile dinlemiyor gibi görünme
  • Takip etmede zorlanma (ev ödevi gibi işlerde)
  • Görevleri veya etkinlikleri düzenlemede güçlük çekme
  • Yoğun zihinsel çaba gerektiren görevlerden kaçınma
  • Görevler veya etkinlikler için gerekli olan nesneleri kaybetme (örneğin okul kitapları, spor malzemeleri vb.)
  • Alakasız uyaranlarla kolayca dikkat dağılması
  • Rutin faaliyetlerde unutkanlık (örneğin, ev ödevi, ev işleri vb.)


Aşırı hareketlilik ile ilişkili semptomlar:

  • Aşırı kıpır kıpırlık (örneğin, elleri veya ayakları yere vurmak, oturduğu yerde kıvranmak)
  • Oturmak gerektiğinde oturmakta güçlük çekme (örneğin okulda, işte vb.)
  • Huzursuzluk (ergenlerde ya da erişkinlerde) veya daha küçük çocuklarda uygunsuz koşuşturma veya tırmanma duyguları
  • Sessizce oturup oynamakta zorlanma
  • Her zaman hareket halinde görünme ve akranlarının ayak uydurmada zorlanması
  • Aşırı konuşma
  • Sıra beklemekte zorlanma
  • Yanıtları çok çabuk ağzından kaçırma
  • Başkaları konuşurken araya girerek onları kesme
Ön şartlarla birlikte bu ana eksenlerdeki semptomların en az altısını (ergen ve erişkinde beşini) altı ay süreyle gösteren bireylere DEB tanısı koyulmaktadır. Bireyin hayatını ne şekilde etkilediği ise ruh sağlığı profesyonellerinin yaptığı incelemeler sonucunda ortaya çıkabilmektedir.

Dikkat eksikliği bozukluğuna (DEB) benzer başka hangi hastalıklar olabilir?

Çocuk ve ergenlerde benzer semptomların görülebildiği durumlar arasında şunlar sayılabilir:
  • Karşıt olma karşıt gelme bozukluğu,
  • Aralıklı patlayıcı bozukluk,
  • Travma sonrası stres bozukluğu,
  • Dissosiyatif kimlik bozukluğu,
  • Otizm spektrumu bozukluğu,
  • Özgül öğrenme bozukluğu,
  • Kaygı bozukluğu,
  • Duygu durum bozuklukları,
  • Tepkisel bağlanma bozukluğu,
  • Farklı nörogelişimsel ya da nörobilişsel bozukluklar veya
  • Kullanılan bir ilaca ya da maddeye bağlı gelişen bozukluklar; DEHB ayırıcı tanısında akılda tutulması gereken hastalıklardandır.
 
Erişkinde ise benzer belirtiler gösteren bozukluklar arasında şunlar yer almaktadır:
  • Anksiyete bozukluğu
  • Dissosiyatif bozukluk
  • Depresyon
  • Bipolar bozukluk
  • Sosyal fobi
  • Dürtü kontrol bozukluğu
  • Madde kullanımı

Dikkat eksikliği bozukluğu (DEB) kimlerde görülür?

DEB’nun hipeaktiviteli olan ve olmayan biçimleri genellikle her bin çocuğun ellisinde, her bin erişkinin ise yirmi beşinde görülmektedir. Erkeklerde iki kat daha sık görülen DEHB, kızlarda genellikle yalnızca dikkat eksikliği olarak seyretmektedir.
Aşağıdaki özellikler altında büyümüş çocuklar DEB’ na daha yatkındır:
  • Düşük doğum ağırlığı (1500 g altında)
  • Erken doğum (37 hafta altında)
  • Anne babada mevcut olan DEHB öyküsü
  • Bakıcı ailenin birden çok kez değişmesi
  • Merkezi sinir sistemini tutan enfeksiyonlar (ensefalit gibi)
  • Yine merkezi sinir sistemini etkileyebilecek belirli toksinlere maruz kalma (kurşun metali gibi)
  • İhmal edilme
  • Çocukluk çağında maruz kalınan istismar.
Bu faktörler, her ne kadar DEB yatkınlığını artırsa da eğer çocukta DEB tanısı varsa doğrudan bu faktörlere bağlı geliştiğini söylemek olanaksızdır. Pek çok faktörün bir araya gelerek zemin hazırladığı bu hastalığın gelişmesi için yukarıda sıralanan faktörlerin olması zorunlu değildir.

Dikkat eksikliği bozukluğunun farklı tipleri var mıdır?

Bu konu tartışmalıdır. Tüm DEB tablolarının benzer biçimde tedavi edilmesi görüşünde olanlara karşın 6-7 alt tip tanımlayan uzmanlar da bulunmaktadır. Olası alt tiplerin önemi belirli ilaç tedavilerinden istenilen sonucun alınmaması ile gündeme gelir. Gerçekten de bazı DEB hastalarının uyarıcı ilaç tedavisinden yarar görmedikleri, fakat antidepresan, antipsikotik, ya da antiepieptik ilaç tedavilerine daha iyi yanıt verdikleri görülebilmektedir. Ancak bu gibi atipik durumlarda yüksek dozlara çıkılmaması uygun olacaktır. Ayrıca Omega 3, magnezyum, belirli biçimlerde beslenme gibi ek önlemler de yararlı olmaktadır. Bir başka önemli nokta da uyarıcı ilaç tedavisinde doz ayarı açısından yalanmaktadır. Yararlanılacak dozun kilo başına hesaplanmasındansa düşük dozlardan başlanması ve arzu edilen yanıtı en iyi şekilde veren doz aralığında kalınması yerinde olacaktır. Düşük dozda kalınması kimi zaman belirtilerin düzelmesinde yetersizlik ya da ilacın etkisinin tüm gün için yeterli olmaması biçiminde kendini gösterebilir.  Ancak ilaç tedavilerinden hiçbir yarar görülmediği durumlarda DEB tanısının gözden geçirilmesi ve eğer belirtiler başka bir tanı ile açıklanamıyorsa olası alt tiplerin araştırılması yerinde olacaktır.

Dikkat eksikliği bozukluğu tedavi edilmezse ne olur?

Tedavi edilmeyen DEB çıktığı yaş dönemine ve devam ettiği zaman aralığına göre değişen tipte sorunlar yaratır. Okul öncesi dönemdeki çocuklar, akranları ile iletişimde belirli sorunlar yaşayabilir. Artan sorumluluklarında aksamalar, sonrasında ise okul başarısında düşüşler ve yaşıtlarıyla arayı kapatamama durumu ortaya çıkabilir. Ergenlik döneminde ise öfkeli davranışlar ve sigara-alkol-madde kullanımı başlayabilir. Yetişkinlik dönemlerinde ise odaklanma güçlüğü yanısıra okul ve iş yaşamında performans yetersizlikleri ortaya çıkabilir. Motorlu araç kullanmada bir ölçüde risk artışı olur. Bazı DEB hastaları ise yüksek fonksiyonlu olup atılımcı kişilere dönüşebilirler. Böyle durumlarda başarıyı yakalayabilirlerse de sürdürmeleri eksikliklerini destekleyecek bir organizasyon oluşturmalarına bağlıdır.

Farkedilmeyen ve tedavisi sağlanamayan DEB kronik depresyon, anksiyete, bağımlılık, dissosiyatif bozukluk, sosyal fobi gibi başka psikiyatrik tablolara zemin hazırlayabilir ya da onlarla karışacağı için ilgili konularda tedavi başarısızlıklarına neden olur. Bu gibi durumlarda DEB daima ayırt edici tanı içerisinde dikkate alınmalıdır.

Dikkat eksikliği bozukluğu tedavi yöntemleri nelerdir?

DEB tedavisinde temel olarak iki yaklaşım bulunmaktadır: davranış terapisi ve ilaç tedavisi.
Davranış terapisi, yalnızca çocuğun davranışındaki değişikliklerle sınırlı kalmayıp aynı zamanda evdeki ve okuldaki bazı takviye değişimlerle de desteklenir.

İlaç tedavisinde ise uyarıcı (stimülan) ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar dikkatini toplayamayan ve hareketli çocukta, konsantrasyonu artırır ve aşırı hareketi normal hareket seviyelerine çeker. Dikkatini sürdürme süresini artırır.

Dikkat eksikliği bozukluğu tedavisi ne kadar sürer?

Genel bir prensip olarak DEB tedavisi yararlı olduğu sürece devam eder. İlaç tedavilerinin DEB’yi kalıcı olarak ortadan kaldırması söz konusu değildir. Aynı durum davranış tedavisi için de geçerlidir. Ancak ,kişilerin gereksinim yaş, belirti ve yaşama koşullarına göre değişkenlik gösterir. Tedavi süresi boyunca ortaya çıkan kişisel ve sosyal gelişmeler de kişinin tedaviye gereksinimini değiştirebilir. Tedaviden yarar gören kişi DEB belirtileri ile başetmeyi öğrenebilir ve özellikle bunu artıran ya da bu durumun yol açtığı psikolojik etkenleri daha iyi yönetebilir hale gelebilir. Beyin gelişimi de kımen çocukluk sonrasında da devam ettiğinden, bazı ya dönemlerinde öne çıkan belirtiler daha sonra kendiliğinden de gerileyebilir.

Bağımlılık ile dikkat eksikliği bozukluğu arasında ilişki var mıdır?

DEB’İn en olumsuz sonuçlarından birisi kişinin bitmeyen huzursuzluk hissi nedeni ile sakinleşebilmek için bazı davranışlara başvurmasıdır. Bunlar içerisinde alkol ya da başka madde kullanımı, sakinleştirici ilaçlara başvurarak zaman içerisinde bunlara bağımlılık geliştirilmesi yer alır.  Bazı DEB hastaları , tedavi edilmediklerinde ekran bağımlılığı, yineleyici biçimde kumar oynama, dipsomani (durdurulamayan biçimde alkol içme nöbetine tutulmak) gibi problemlere yakalanabilirler.

Dikkat eksikliği bozukluğu ilaçsız tedavi edilebilir mi?

Hem ilaç hem de davranış tedavisi başlanmasının yalnızca davranış tedavisi başlanmasına göre daha yararlı olduğu gösterilmiştir. Okul çağındaki çocuklarda doğrudan ilaçla başlamak daha tutarlıdır. İlaç tedavisine alınan yanıt tatmin edici düzeyde değilse o zaman da ikili tedaviye -hem terapi hem ilaç- geçmek en doğrusudur.

Bu kılavuz bilgilerine ek olarak, DEHB için yapılacak olası yakın çevre değişiklikleri hastalığın iyileşmesinde yardımcı birer faktördür. Bu değişikliklere:
  • Çocuğun okulda öğretmene yakın oturması
  • Verilen ödevlerin yazılı şekilde notunun tutulması
  • Eğer uygunsa sınavların çocuğun dikkatini daha az dağıtacağı ortamlarda yapılması
  • Günlük rutin belirlenmesi ve olabildiğince buna uyulması
  • Odaklanılması gereken bir iş olduğunda çevredeki dikkat dağıtıcı objelerin kaldırılması
  • Olası ihtimallerin çok fazla çeşitlendirilmemesi
  • Çocuğun başarılı olduğu hobilerin ya da diğer aktivitelerin bulunması
  • Yumuşak ve sakin bir disiplin uygulanması
  • Cezalandırmaktan ziyade, doğru davranışların ödüllendirilmesi
  • Kötü bir davranışın yanlışlıkla teşvik edilmesinin önüne geçilmesi örnek olarak verilebilir.

Dikkat Eksikliği Bozukluğu için Hangi Bölüme Gidilmelidir?

Dikkat eksikliği bozukluğu belirtileri yaşayan kişiler hastanemizin Psikiyatri bölümüne başvurabilirler.