Koç Üniversitesi Hastanesi’nde karaciğer nakli ameliyatları, alanında deneyimli organ nakli ekibimiz tarafından, dünyadaki en ileri teknolojiye sahip tam donanımlı hastane ortamında, yüksek başarı oranıyla gerçekleştirilmektedir. Karaciğer Nakli Merkezimizde uygulanan yenilikçi teknikler sayesinde hem nakil yapılan hastalarımız hem de vericiler operasyon sonrası çok daha kısa sürede ve kolayca toparlanabilmektedir. Hastanemizde her yaş ve kilodan çocuğa karaciğer nakli gerçekleştirilmekle beraber karaciğer nakli sonrası için çocuklara özel yoğun bakım ünitemiz de mevcuttur. Koç Üniversitesi Hastanesinin karaciğer nakil cerrahları, Türkiye'nin ilk tamamen laparoskopik canlı donör hepatektomi ameliyatını gerçekleştirmiştir. Türkiye'de bu alandaki ilk örnek ve Koç Üniversitesi Hastanesi için bir dönüm noktası olan bu prosedür, dünyada az sayıda merkezde yapılabilmektedir. Bu prosedür dahilinde Organ Nakil Merkezimizdeki cerrahlar, vücut üzerinde açılan küçük kesiler aracılığıyla donörün karaciğerinden bir kamera ve küçük cerrahi aletler kullanarak aldıkları parçayı alıcıya nakil etmektedir. Estetik açıdan da açık cerrahiye oranla daha iyi sonuçlar veren laparoskopik donör hepatektomi , hastane yatış sürecini kısaltır ve hastaların normal hayatlarına daha kısa sürede dönmesini sağlar.
Karaciğer Kardeşliği
Tanrıların katından ateşi çalıp insanlığa hediye etmenin bedeli ağırdır. Bunu en iyi Prometheus bilir. Zeus, ona tanrıların sırrını insanlarla paylaşmanın cezası olarak 30 bin yıl boyunca Kafkas Dağı’nda bir kayaya zincirlenme cezası vermişti. Prometheus’un çektiği ıstırap bununla da kalmamıştı. Dev bir kartal her gün gelip Prometheus’un karaciğerini kemiriyordu. Her gece kahramanın karaciğeri yenileniyor ve işkence ertesi gün yeniden başlıyordu…
Bu öykü, binlerce yıl önce modern tıbbın temellerinin atıldığı Ege havzasında anlatılıyordu ve ana fikri pekala, insanlığın refahı ve gelişmesi için özveriyle çalışmak, gerekirse bedel ödemekten çekinmemek olabilir. Öte yandan bir efsanede, çok şaşırtıcı başka bir ipucu gizlenmiş. Antik çağ insanı, bugün hayat kurtaran bir uygulama olan karaciğer naklinin, kilit öneme sahip bir ayrıntısını biliyormuş, yani karaciğerin kısa sürede yeniden büyüyebilen bir organ olduğunu.
Karaciğerin bu eşsiz yeteneği, bugün canlı donörden nakillerde başarı oranını ciddi şekilde yükseltiyor ve organı verenle alanın, aynı organın iki parçasıyla yaşamını sürdürmesine imkan veriyor. Bu da çağımızın kahramanları organ donörleriyle organın nakledildiği hasta arasında nadide bir bağın, bir tür kardeşliğin doğmasına vesile oluyor.