Kalp Sağlığı

Aterosklerotik kalp damar hastalıkları (damar sertliği) dünya genelinde 75 yaş altı ölümlerin %40’ından sorumlu olup, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2015 verilerine göre tüm dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Ülkemizde, Türkiye İstatistik Kurumu 2015 verilerine göre de dolaşım sistemi (kalp damar) hastalıkları başlıca ölüm nedenidir. Kalp damar hastalıklarından ölümlerin yaklaşık yarısını koroner arter (kalbi besleyen atardamarlar) hastalığına bağlı ölümler oluşturmaktadır.

Kalbi besleyen atardamarların (koroner arterlerin) ani olarak tam tıkanması durumunda, beslediği kalp kası bölgelerinde oksijen yetersizliği meydana gelir. Kalp kasındaki bu kansızlık ve oksijen yetersizliği uzun sürecek olursa, kalp kası zaman geçtikçe fonksiyonlarını kaybederek “miyokart enfarktüsü” (kalp krizi) olarak adlandırdığımız klinik durum oluşur.

Kalp krizi geliştiğinde hızlı ve erken müdahale edilmesi hayati önem taşır. Kalp kasının yeniden kanlandırılması ne kadar çabuk sağlanırsa, gelişebilecek hasar da o kadar az olacaktır. Bu nedenle sonraki sayfada bahsedilen kalp krizi belirtilerinin olması durumunda derhal 112 Acil Yardım aranmalıdır.


Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir?

  • Şiddetli, 30 dakikadan daha uzun süren, ölecekmiş hissi veren sıkıştırıcı ve baskı yapıcı tarzda göğüs ağrısı,
  • Bulantı, kusma, terleme ve nefes darlığı,
  • Kan basıncı değişiklikleri, bayılma hissi,
  • Bazen şuur kaybı, ani kalp durması.

Göğüs bölgesinde başlayan ağrı boyuna, her iki kola, omuzlara, sırta, çeneye ve üst karın bölgesine doğru yayılım gösterebilir.

Hastaneye başvuran hastalarda tıkanan damarın yeniden açılması için acil koroner anjiyografi yapılarak perkütan koroner girişim veya koroner arterlerdeki pıhtıyı eritmek için ilaç tedavisi (fibrinolitik tedavi) uygulanır. Bazı durumlarda ise acil cerrahi yöntemiyle (koroner arter bypass) tıkanan damar veya damarların yeniden açılması gerekebilir.

Perkütan Koroner Girişimler

Ameliyat olmaksızın, hasta uyanıkken lokal anestezi uygulanıp ciltten damar yoluyla girilerek, kalbi besleyen damarları açmak için uygulanan balon anjioplasti/stent ve diğer işlemlere “perkütan koroner girişimler” denir.

1 - Balon Anjiyoplasti
Koroner arter içerisindeki darlık bölgesini açmak için yapılan tedavi girişimidir. İşlemin başlangıç kısmı koroner anjiyografiye benzer olup, özel tasarım bir anjioplasti kateteri ile darlığın olduğu damara girilir. Daha sonra doktor, kılavuz teli kateter yoluyla darlığın bulunduğu bölgeye gönderir. Balon, kılavuz telin üzerinden geçirilerek darlık bölgesine yerleştirilir ve kontrollü olarak şişirilir. Düzelmeyi görebilmek için işlem sonrasında kontrol anjiyografi yapılır. Balon çıkarılır ve bu şekilde tekrar kan akımı sağlanmış olur.



2 - Koroner Stent Yerleştirilmesi
Koroner stent yerleştirme işlemi de, koroner arter darlıklarının açılmasında çok yaygın kullanılan ve damarda daha iyi kan akımını sağlamak amacıyla geliştirilmiş bir tedavi yöntemidir. Darlığın durumuna göre direkt veya anjiyoplasti sonrası uygulanabilir. Stent çoğunlukla paslanmaz çelikten yapılmış rulo şeklinde tel bir kafes yapıdır. Zaman içinde stentlerin tel yapısı giderek daha ince, daha parlak, teller arasındaki bağlantı yeri şekil itibariyle daha dirençli ve üzerine yerleştirildiği balon yapısı daha güvenli hale gelmiştir.




3 - Koroner Bypass

Akut kalp krizi sonrası, anjiyografik olarak kritik ve çoklu koroner arter hastalığı saptanan ya da kalp krizinin ağır kardiyak hasarları gelişen ve stent yerleştirilemeyen hastalar, koroner bypass programına alınır. Hastanın klinik durumuna göre operasyon zamanı belirlenir.

Açık kalp ameliyatları, “atan kalpte” veya hastanın kanının vücut dışında oksijenlendirildiği “kalp- akciğer pompası” kullanımıyla gerçekleştirilir. İleri yaş grubundaki yüksek riskli hastalarda ve aterosklerotik kalp hastalığı dışında -ileri yaşa bağlı- böbrek, beyin, karaciğer ve diğer yaşamsal organlara ait hastalıkların varlığında kalp-akciğer pompasının getireceği olası zararlı etkiler olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, özellikle bu tür “yüksek riskli” hasta gruplarında “atan kalpte” bypass ameliyatıyla pek çok soruna karşı önlem alınmış olur.

Kliniğimizde mümkün olan her hastaya “atan kalpte” bypass şansı verilerek, kalp-akciğer pompasının olası zararlı etkilerinden hastaları korumak hedeflenmektedir. Koroner bypass sonrası, olgularımızın çoğu 2-4 saatlik entübasyon süresi, 1 günlük yoğun bakımda kalış ve toplamda 3-4 günlük hastane kalış süresiyle çok daha kısa süreli ve sorunsuz bir ameliyat süreci geçirmektedir. Hastalar, 6 haftalık ameliyat sonrası iyileşme sürecinden sonra daha aktif bir yaşam sürebilmekte ve genel yaşam kaliteleri artmaktadır. Hastalar taburcu olduktan 1 hafta sonra erken dönemde, devamında 1. ay, 3. ay, 6. ay ve 1 yıl sonra geç dönemde olmak üzere Kalp Cerrahisi bölümümüz tarafından izlenmekte, daha sonra Kardiyoloji bölümünün kotrolüne devredilmektedir.



 

Aterosklerotik Koroner Arter Hastalığı ve Kalp Krizinden Korunmak Amacıyla Alınması Gereken Önlemler Nelerdir?

Yaşam tarzı değişiklikleriyle ve kalp damar hastalıklarına yol açan risk faktörleriyle mücadele ederek aterosklerotik koroner arter hastalıklarını önlemek veya azaltmak mümkündür.

Aterosklerotik kalp damar hastalıkları ve kalp krizine yol açan risk faktörleri

  • Yüksek kolesterol düzeyi
  • Yüksek trigliserit düzeyi
  • Düşük HDL düzeyi
  • Hipertansiyon
  • Sigara
  • Diyabet
  • Hareketsizlik
  • Beden kitle indeksinin yüksek olması (obezite)
  • Stres
  • Ailede koroner arter hastalığı öyküsünün varlığı (Birinci derece erkek akrabalarda 55, kadınlarda 65 yaş öncesinde kanıtlanmış kalp damar hastalığının varlığı)


 

Sağlıklı Beslenme

Kilo almamak ve fazla kilolardan kurtulmak kalp damar sağlığı açısından büyük önem taşır. İdeal kilo, Vücut Kitle İndeksi’ni (kilo/boy’un karesi) 25 kg/m2’nin altında tutacak ağırlıktır. Günlük total kalori alımı ve fiziksel aktivite düzeyi vücut ağırlığını ideal düzeyde tutacak şekilde ayarlanmalıdır. Gerektiğinde kalori alımı kısıtlanabilir ve/veya fiziksel aktivite artırılabilir.

Beslenme alışkanlıklarının kalıcı olarak değiştirilmesi çok önemlidir. Farklı tür besinlerden yeterli miktarda yenmelidir. Yaşam, çalışma ve mevsim koşulları dikkate alınarak yiyecekler en az üç öğün olarak tüketilmeli ve öğünler arasında 4-6 saatlik süre olmalıdır. İşlenmiş gıda tüketimi mümkün olduğunca azaltılarak güvenli, taze ve evde yapılmış gıdalar tercih edilmelidir.

Katı yağların, un, tuz ve şekerin aşırı tüketiminden kaçınılmalıdır. Günlük toplam kalori alımının yaklaşık %25-30’u yağlardan, %55-60’ı karbonhidratlardan ve %10-15’i proteinlerden sağlanmalıdır. Doymuş yağ tüketimi total yağ tüketiminin üçte birini geçmemelidir. Trans yağ tüketimi mümkün olan en düşük seviyede tutulmalıdır. Doğal kaynaklardan alınan trans yağlar günlük kalorinin %1’inden fazlasını oluşturmamalıdır. Total kalorinin yaklaşık %15 kadarının tekli doymamış ve %10’unun çoklu doymamış yağ asitlerinden oluşması önerilmektedir.

Sıvı yağ olarak özellikle zeytinyağı tercih edilmelidir.

Çok sayıda yararlı besin maddesi içeren ama aynı zamanda kolesterol kaynağı da olan yumurtanın kalp sağlığı açısından ne kadar tüketilmesi gerektiği tartışma konusu olmuştur. Birçok epidemiyolojik araştırma, sağlıklı kadın ve erkeklerin günde bir tane yumurta yemelerinin kalp damar hastalığı riskini artırmadığını göstermiştir. Genel beslenme gereksinimi ve kalp damar hastalığı dışındaki faktörler tüketilecek yumurta miktarını etkileyebileceğinden, kontrol muayeneleri sırasında bununla ilgili olarak doktorun görüşünü almak uygun olacaktır.

Düzenli olarak sebze ve meyve tüketimi önemlidir. Mümkünse onaylı organik sebze ve meyve veya antibiyotiksiz ve hormonsuz olarak yetiştirilenler tercih edilmelidir. Günde 2-3 porsiyona bölünmüş olarak en az 200 gram sebze ve 200 gram meyve tüketilmesi tavsiye edilmektedir.

Tam tahıl ürünlerinden tüketilerek günde yaklaşık 25-45 gram civarında bitkisel lif alımı hedeflenmelidir. Ayrıca günde yaklaşık bir avuç fındık, ceviz ya da badem gibi çiğ kuru yemişlerden tüketilmesinin kalp sağlığı açısından yararlı olduğu kanıtlanmıştır.

Günlük sofra tuzu tüketimi 5-6 gramı (bir tatlı kaşığı) geçmemelidir. Şeker ilave edilmiş gıdalardan mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Vücudun su dengesi korunmalıdır.

Kırmızı et yerine balık tüketimi tercih edilmelidir. Haftada en az 2 öğün balık yenmesine özen gösterilmelidir. Kırmızı et, özellikle de işlenmiş et ürünlerinin tüketimi kısıtlanmalıdır. Tavuk ve hindi, derisinden ayrılarak yenmelidir.
 

Sigara

Sigara kuvvetli bir aterosklerotik kalp damar hastalığı ve kalp krizi risk faktörüdür. Sigara ve tütün ürünleri kullanıyorsanız mutlaka bırakın ve yanınızda içilmesine bile izin vermeyin. Sigarayı bırakmakta zorlanıyorsanız doktora başvurarak destek isteyin.
 

Fiziksel Aktivite

Fiziksel olarak aktif olmak ve düzenli egzersiz yapmak kalp ve damar sağlığınız için bir gerekliliktir. Kalp sağlığını korumak ve kalp krizi riskini azaltmak amacıyla haftada 150 dakika orta yoğunlukta aerobik veya fiziksel aktivite yapılması tavsiye edilmektedir. Önerilen fiziksel aktivite miktarı, haftada 4 veya 5 gün ve kişinin fonksiyonel kapasitesine göre 30-45 dakikalık seanslar şeklinde tamamlanabilir.

Kalp damar sağlığını korumak için önerilen fiziksel aktiviteler

  • Yürümek
  • Koşmak
  • Yüzmek
  • Dans etmek
  • Kürek çekmek
  • Bisiklete binmek
  • Golf oynamak
  • Ata binmek
  • Bahçe ile uğraşmak
  • Masa tenisi oynamak

Egzersize yeni başlayanların, birçok açıdan ideal bir aktivite olan yürüyüşle fiziksel aktiviteye başlaması uygun olacaktır. Genel sağlık durumu iyi olan 40 yaş altı erkekler ve 50 yaş altı kadınların hafif-orta yoğunlukta egzersiz programına başlamadan önce doktor muayenesi ve risk değerlendirilmesinden geçmesine gerek yoktur. Hareketsiz yaşayan ve ağır yoğunlukta egzersiz programına başlayacak olan kişiler, 40 yaş üzeri erkekler ve 50 yaş üzeri kadınları ve bilinen kalp damar hastalığı olan kişilerin egzersiz programına başlamadan önce doktor muayenesi ve risk değerlendirilmesinden mutlaka geçmesi gerekmektedir.

Kalp krizi geçirdikten sonra egzersizlere başlarken, ilk günlerde kısa süreli yürüyüşler yaparak, daha sonra aşamalı olarak artırarak 6 hafta sonra yürüyüş süresini 30 dakikaya çıkarmak uygun olacaktır. İlerleyen zamanlarda, yukarıda belirtildiği gibi, haftada en az 5 gün olmak üzere 30-45 dakika süren düzenli aerobik egzersiz (yürüyüş, yüzme, bisiklete binme vb.) yapılması tavsiye edilmektedir.
 

Kan Basıncı Kontrolü

Yüksek tansiyonunuz varsa tedavi ve kontrollerinizi aksatmadan yaptırın. Kan basıncınızın 140/90 mm Hg’nin altında olmasına dikkat edin.
 

Lipidler

Kolesterol düşürücü ilaçlarınızı mutlaka düzenli kullanın ve doktorunuza danışmadan kolesterol ilaçlarınızı bırakmayın.



 

Diyabet

Diyabetiniz varsa uygun diyet ve kan şekeri kontrolünüze özen göstermelisiniz. Bilinen kalp hastalığınız yoksa HbA1c düzeylerinizin %6.5 değerinin altında olması gerekmektedir. Kalp hastaları için önerilen HbA1c düzeyi %7-7.5’tir.
 

Psikososyal Faktörler

Depresyon ve anksiyetenin erken tanı ve tedavisi önem taşımaktadır. Gerekli durumlarda sosyal destek programlarının uygulanmasına, stresin azaltılarak mümkün olduğunca kaldırılmasına çalışılmalıdır.
 

Ateroskleroti̇k Koroner Arter Hastalığı ve Kalp Kri̇zi̇ Sonrası Alınması Gereken Önlemler ve Yapılması Gerekenler Nelerdi̇r?

Aterosklerotik kalp damar hastalığı kronik bir hastalık olup hayat boyu devam edecek sürekli ilaç tedavisinin başlangıcını oluşturur. Kalp krizi veya koroner arter hastalığı sonrasında taburcu olduktan sonra da takip ve tedaviye devam edilir. Kalp krizi geçiren bir kişinin tekrar kriz geçirme riski, hiç geçirmeyen kişilere göre daha fazladır. Bu nedenle yaşam tarzının değiştirilmesi, doktor kontrollerinin aksatılmaması ve ilaçların eksiksiz ve düzenli kullanımı hayati önem taşır.

Eve çıktıktan sonra aşağıdaki hususlara dikkat etmeniz çok önemlidir:

  • Aterosklerotik koroner arter hastalığı ve kalp krizinde korunmak amacıyla bahsedilen alınması gereken önlemlerin tamamının daha sıkı şekilde uygulanması gerekmektedir.
  • Yeni bir kalp krizi doktorunuzun size önermiş olduğu ilaç tedavisiyle önlenebileceğinden, ilaçlarınızı tarif edildiği şekilde kullanmanız çok önemlidir. Bu nedenle, doktorunuza danışmadan ilaçlarınızı asla bırakmayın ve değiştirmeyin.
  • Önerilen ilaçların sizde herhangi bir yan etkiye neden olması durumunda hemen doktorunuza bilgi verin.
  • Kontrollerinizi zamanında yaptırmaya özen gösterin ve kontrole gelirken mutlaka ilaçlarınızı yanınızda bulundurun.
  • Taburcu edildikten sonra devam eden herhangi bir sorun yoksa, 1-2 haftalık istirahat sonrası doktorunuzun size önerdiği sürede işinize ve kademeli olarak normal hayatınıza dönebilirsiniz.
  • Tıkanmış olan kalp damarınız başarılı bir şekilde açıldıysa, eve çıktıktan 1-2 hafta sonra özel aracınızı kullanmaya başlayabilirsiniz.
  • 1-2 hafta sonra uçakla yolculuk yapabilirsiniz.
  • Göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi herhangi bir şikayetiniz olursa, vakit kaybetmeden doktorunuza başvurun.
  • Kalp krizi geçiren ve komplikasyon(kalpyetersizliği, kriz sonrası ritim bozukluğu veya göğüs ağrısı gibi) gelişmeyen hastalar, kalp krizi geçirdikten 15 gün sonra normal cinsel yaşamlarına dönebilir ve kalp krizi öncesindeki sıklıkta cinsel ilişkiye girebilirler. Ancak bu durumla ilgili bir sorun yaşarsanız doktorunuzla paylaşmalısınız. Özellikle cinsel ilişki esnasında göğüs ağrınız olursa mutlaka doktorunuza bildirmelisiniz. Bu durum kalbinizdeki ek bir soruna işaret edebilir ve tedavisi gerekebilir. Cinsel işlev bozukluğunda kullanılan kalp ilaçlarıyla beraber kullanımı hayati tehlike oluşturabilecek ciddi durumlara yol açabilir. Bu nedenle, her ilaç gibi bu grup ilaçları da doktorunuza danışmadan kullanmayın.
  • Doktorunuzun tavsiyesi dışında kan sulandırıcı ilaçlarınızı erken kesmeniz, kalp damarınızdaki stentin tıkanması veya tekrar kalp krizi geçirmenizle sonuçlanabilir. Bu nedenle klopidogrel, tikagrelor ve prasugrel etken maddelerini içeren ilaçları kalp krizi geçirdikten sonra 1 yıl, ilaç salınımlı stent takılanlarda 1 yıl, ilaç kaplı olmayan sadece metal stent takılanlarda ise en az 1 ay, ideali ise 1 yıl kullanmanız gerekmektedir. Bu kan sulandırıcı ilaçları kullanılırken diş çekimi veya ameliyat olmak kanamaya neden olacağından, böyle bir durumda mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
  • Asetil salisilik asit(aspirin) içeren ilaçları ve kolesterol düşürücü tedavinize devam etmenize engel bir durum olmadığı sürece ömür boyu kullanmanız gerekmektedir.
  • İlaçlarınızı düzensiz almanız, atlamanız veya kesmeniz durumunda kalple ilgili yeni bir sorun yaşama ihtimalinizin, ilaçlarını düzenli kullanan bir hastaya göre çok daha fazla artacağını unutmamalısınız.

Aterosklerotik Kalp Damar Hastalığı ve Kalp Kriz Riskimizi Nasıl Belirleyelim

Çoklu risk faktörleri kullanılarak toplam risk hesaplaması, kalp damar hastalığı olmayan asemptomatik yetişkinlere önerilmektedir. Bilinen kalp damar hastalığı veya diyabeti olan bireylerin zaten kalp krizi ve felç riski yüksek olması sebebiyle, bu kişilerin koruyucu tedavileri en yoğun şekilde alması ve düzenli kontrollere gelmeleri gerekir. Bu durumlar söz konusu değilse, 5 yıllık ölümcül ve ölümcül olmayan kalp krizi ve felç riskinizi bir sonraki sayfada bulunan tablolarla hesaplayabilirsiniz.

  • Cinsiyet,diyabet ve sigara içme durumunuza uygun sütunu seçiniz.
  • ​Yaş, Vücut Kitle İndeksi (BMI) ve kan basıncınızı (biliyorsanız) uygun kutuyu bulunuz. Tablolarda yer alan kendinize ait Vücut Kitle İndeksi parametresini kilogram cinsinden kilonuzu, boyunuzun metre cinsinden karesine bölerek (Vücut ağırlığı [kg] / Boy [m2] formülüyle) hesaplayabilirsiniz.

Eğer çok yüksek (>%30) veya yüksek (>%20-30) risk grubuna giriyorsanız, bir kardiyoloji uzmanı tarafından klinik takibinizin yapılmasını tavsiye ederiz.